1 Kasım 2018 Perşembe

Hazar'ın Ruhu

bütün sokaklarını arşınladım
başka dünyadaki şarkıların.
köşe başlarında solgun sololar,
sekizlik notalarında salıncaklar
ve allegroya döndü bir anda
sonbahar
kelepçelerinden kurtuluyordu
birer birer yapraklar.
ve firar ediyordu fışkırarak
Bakı’nın kara sevdalı aşkı
yer altı zindanlarından
şehvetli, bereketli, doğurgan.
üstelik,
bir kez bile halkını kucaklamadan
hatta sevdiğinin elini bile tutamadan
ilkin beylerin oluyordu ve oluyordu
durmadan.
belki de buydu kim bilir
Vaqıf Mustafazade’yi
Düşünce’ye daldıran.
düşün ki bu allegro hazan
ayırırken etle tırnağı bir taraftan,
Hazar ruhunu üflüyor şimdi
kıpkızıl bir kandan
ve kılıçsız kalkansız düellolardan.
deniz suyuyla temizlenmiş
etlerinden, sülükler
kıyıya çıkıyor yağlı kara ölüler
ellerinde külüngler
sılaya hasret, Güney’den.
Hazar’ın ruhu
İçeri Şehir’e çıkartma yapıyor
ve kapkara güneş gibi, ölü emekçiler.
hazandan geçiyor Hazar’ın kanı
ve kızıla boyuyor
kelepçelerinden kurtulan yaprakları
görüyor musun
Ey sevgili Bakı?
“Hazar’ın ruhu”
j.ak
1. Kasım (Noyabır). 2018




Hiç yorum yok :