3 Temmuz 2014 Perşembe

yol



-bahane-
bir mücadele romanında,
rastlamışımdır adına
en azından ne diyeceğimi biliyorum
Çanakkale’ye beraber gideceğimiz atıma
bunu şimdilik aklında tut.

-diz-
çünkü mesafe ve aklın
toplamı kadardır her umut
izin verdiği ölçüde,
ölümlü bir vücut.

-güz-
plânlar var bitimsiz 
ve elimde yırtık haritalar.
köyler,  köy evleri,
onun terli tüyleriyle
aklımın tımar saatleri.
ve en önemlisi de
üzerinde kalma süresi.

-nisan-
gidelim,  gitmek farz
yolda bekler bizi çokça itiraz
başım üstünde,
yüz yıl önceye minnet
pes etme Sakarya’m 
sabret.

“yol”
-atlıkadınca-
j.ak
3.Temmuz.2014











1 Temmuz 2014 Salı

kurganlarım kırılarak

arz edildi, gördüm şaşarak
tohumun ve insanın körü,
ormanın sesi, göllerin tuzu,
adanın nefesi hem de tozu,
dogmaya, inanca ve
akla değdi, onların aç gözü
büyürken tek-elleri, 
öldürdü uyuşturdu.
onaylanırken oyalandı
ki salgın bir hastalıktı
yeni bilgi toplumu.
üstelik ezberledi `herkes`
yanlışı ve doğruyu.
talep edildi gördüm şaşarak.
ve tarihlerim değişerek
kurganlarım kırılarak
damgalarım silinerek
peydah olmuşlar canıma.
kara uzun elleri, 
batmış boğazlarıma!
kara uzun elleri,
hırsızlarken kültümü
her defasında tekrar yaşarım
öz yurdumda kahpe ölümü
şehadet pınarında kanını yıkarken
her defasında bir Kerkük Türk’ü.

"kurganlarım kırılarak"
j.ak
1.Temmuz.2014