3 Şubat 2021 Çarşamba

ÖLÜMLE KORKUTUP SITMAYA RAZI ETMEK

Hikâyedeki ölüm; şeriat,
Sıtma ise memleketin bölünmesidir...
1- Boğaziçi Üniversitesi'ne bir rektör atanır. Öğrenciler bu rektörü beğenmezler ve eylemleriyle protesto ederler.
2- Eylemler sırasında dini unsurlar "Kâbe" provoke edilir.
3- Bu provokasyonun cevabı gecikmez ve Kâbe'ye hakaret içeren provakasyona tepki gösteren AGD Boğaziçi’nde eylem yapar. "Hiç bir özgürlük dine saldırma hakkını veremez. "Hak Hukuk Adalet milli görüş SAADET" sloganlarıyla coşarlar.

 

2. Şubat 2021

 

Boğaziçi eylemleri adeta DHKPC-PKK gibi bölücü unsur ve isimlerin şovrumu durumundadır.
Oysa çok değil üç beş sene önce aynı Boğaziçi, türbana özgürlük mitingleriyle çalkalanmamış mıydı? Aynı Boğaziçi'nin platformları tüm atamaların bir kişinin dilinde olacağını çağıran referandum için "yetmez ama evet" kampanyalarına katılmamış mıydı? O yıllarda Fetullah Gülen örgütünün Boğaziçi Üniversitesi'nde nasıl yuvalandığı herkesçe malumdur.



 

 

Öte yandan dinci örgütlerin eylemleri yanıbaşımızda 1979 İran İslâm Devrimi'ni anımsatmasından dolayı, laik demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne rejim tehtidi ve tehlikesi oluşturmaktadır.

 

Bu tiyatrolar kim bilir kaç kez sergilendi bu ülkede artık sayısını unuttuk. Kamuoyunun tepkileri bu iki grup arasında, ya birinden ya da diğerinden yana olmaya mıhlanmıştır her daim.

 

Ama bir de bakıyoruz, koskoca Boğaziçi Üniversitesi, Anayasa'nın ilk dört maddesinden "Vatanın bölünmez bütünlüğü"ne ve "Üniter yapısı"na dil uzatanların kanaat önderliğinde rektör protestosu eylemleri yaparken, karşıt grup olarak çıkan dinci grup, yine Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan "Laik demokratik bir hukuk devleti olan Cumhuriyet" rejimine saldırılarıyla bilinen kanaat önderleri tarafından tetikleniyor.

 

Yani kamuoyunun da işi zor. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık.

 

Bu millet ya artık tükürmemeyi öğrenecek ve sakalı da bıyığı da kesip atacak, ya da beş yaşında bir çocuk zekâsıyla önüne ne konuyorsa birinden birini seçip helâk olacak.

 

Atatürk ilke ve devrimlerinin bunca sulandırıldığı bir atmosferde, biz yine de onun önümüze çizdiği yola bakmak zorundayız. Başka çıkış yolumuz yok. Şeriat özlemiyle yanıp tutuşanlarla da, bu ülkeyi bölmek isteyenlerle de hiç işimiz olmaz, bundan böyle de olmayacak.

 

Amerika'da demokratların yeniden iş başına gelmesiyle, vatanı bölmek isteyen ve aküsü boşalmış BOP artıkları bir anda şarja takılmış gibi canlanıp dirildiler yeniden. Ve Boğaziçi Üniversitesi'ni bu emellerine alet ettiler. Ola ki Robert Kolej devamı gibi olan bu Amerikancı üniversite'de biz daha önce gerici ve bölücü faaliyetleri pek çok kez görmüştük. Şaşırmıyoruz o yüzden. Üstelik servis ettikleri "yukarı doğru bakan kız" fotoğrafının da 2019'da feminist eylemler sırasında çekilmiş bir fotoğraf olduğu ortaya çıktı.


8 Aralık 2019 tarihinde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından Şili Kadın Hakları adına düzenlenen Las Tesis İstanbul eyleminde çekilmiş." https://t.co/QGNeiPxjAx

 

 Şeriat özleminde olan gruba ise dikkatle bakma gereği görmüyorum. Zira bu heyulâ ve tantana incelikle düşünülmüş bir paslaşmadan ötesi değildir. Geçmişte 1. ligde basketbol oynamış biri olarak bunun iyi bir asist olduğunu söyleyebilirim. Ama işte, öyle bir oyun kurucu, öyle bir forvete asist yaptı ki yine, dostlar başına. 

Bana bakın hele ey oyun kurucular, forvetiniz öyle dengesiz koşuyor ki, o golünüz OFSAYTA düşmeye mahkum. Ve o golü siz oyun kurucuların atması da olanaksız;

 

ÇÜNKÜ BU MEMLEKETİN DEFANSINDA KEMALİSTLER VAR! Yavaş gelin toslarsınız!

        

      JALE ALTUNEL