29 Haziran 2014 Pazar

ben kokulu


hava bugün yanardöner

bir çocuk bağırtısı kulağımda


gömleği kaneviçeli, 


başında şaylı tahya 


ve bir kadın inlemesi derinde


püskülü boldu fesinde


yanıp döner bugün hava


eller yüzlere


kapanırken utançla

 
baykuş tüyleri eser 


ben kokan zülüflerde...



"ben kokulu"
j.ak
29.Haziran.2014

26 Haziran 2014 Perşembe

başı kökünden aparma... (öz yurduma)


kolayından bir davanın
mevsiminde parlayan güneşleri
Haziran karanlığı katran
ve  sıcağında kan var!

sığdan açıktan legal-
leşmiş; sokaktaki tertiplerde kaçak dövüşün,
duymadın mı yüz elli bin soydaşın
evinden ve yurdundan sürgün.

susana yol verenin  kanatları altında
ey başı kökünden aparma;
bilir misin? Kerkük’te şarkı sözü şimdi,
hayatta kalmak oldu
Telafer’deki resim
kanlar içinde masum
Tuzhurmatu’da heykel,
yıkık ve viran evler
Musul’da bir kısa film,
bir saniye süren ölüm!
artık ne Türkmeneli’ni
ne de memleketi aydınlatır
mevsimlik yaban günün.

özgürlük yalanından, kana kana içtiniz
kandığınız ellerin baş tacı edildiniz
mankurt sloganlar atıp o renkli faşinglerde
Türk'e düşman oldunuz ve Ulu Önderimiz'e...

hiçe saymak memleketi sana göre medeniyet
yitip gidiyor ama gör, koskoca cumhuriyet
bil ki kana bulanmıştır sloganın sazın sözün
başka yerde arama kökündedir senin özün.

ve bu sıcak karanlıkları,
turfanda şimşekler aydınlatacak
er ya da geç bir gün, 
unutma!

"başı kökünden aparma"
j.ak
26.Haziran.2014




9 Haziran 2014 Pazartesi

DAHİLİ VE HARİCİ BEDHAHLAR

Dahili ve harici bedhahlar –düşmanlar-!

Kimdir bunlar ve bizden ne istiyorlar? Bu memleketin başına örmeyi düşündükleri çorap nedir/nelerdir?

Dış düşmanların istediği yüz küsür yıldan beri hiç değişmediği için artık ezbere biliyoruz. Memleketi bölmek istiyorlar. Büyük İsrail için Büyük Ermenistan için. Kürt(?)’leri çok düşündüklerini hiç zannetmiyorum/z. Etnisite üzerinden uygulanan aşı nihayet tutmuş ve Fars-Arap-Türkmen karışımı coğrafya halkı tarafından bambaşka bir etnik kimlik oldukları gerçeği öne çıkarılarak ana dil ve özerklik sonrasında bağımsız devlet palavralarıyla kalkışmaları sağlanmıştır yıllar içinde. Dış düşmanlarımız, bugünün sömürgeci devletleri ve tröstleridir.

İç düşmanlarımız Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nden beri aynıdır. Gericilerdir. Yapmak istedikleri, Atatürk Cumhuriyeti’ni devirip kendi II. İslâm Cumhuriyetleri’ni kurmaktır. Kim olduklarını söylemeye gerek var mı?

Kurumlar süratle dincileştiriliyor. Milli Eğitim’den Atatürk ilkelerine bağlı yurttaş yetiştirme maddesi çıkarıldı. Yaşam şeklimize ciddi müdahalelere son 2 yıldır büyük bir ivme kazandırıldı. Televizyonlar iyice izlenmeyecek hale getirildi. Başına türbanını takan kanaat önderi gibi konuşuyor. Televizyonlarda artık cinler periler büyüler tartışılır oldu. Bilim kurumu Tubitak dahil tüm kurumlar din kisvesi altında sürreel hurafelerle doldu taştı. LGS’de sınav kazanamayan çocuklar zorunlu olarak imamhatiplere gidecekler artık. İç kargaşamız tırmandıkça neler olup bittiğini gözümüzden kaçırıyor olabiliriz ama gerçekler ortadadır.

Memleket fizikî bir bölünmeyle eş zamanlı –son 30-40 yıldır- düşünsel anlamda da ayrı düşen öbek öbek insanlarla doldu. Dezenformasyona uğramış tanımlar, tarihsel köprülerin bir türlü kurulamayışı, eksik ve hatalı bilgilenme ve yanı sıra tüm bu dezenformasyonun;  entelektüel, sanatçı, fikir adamı, en asil duygu insanı şeklinde tarifleyebileceğimiz kişilere “hümanizm” üzerinden söylem olarak benimsetilmesi ve bolca tekrar edilmesi korkunç bir bilgi kirliliğine neden olmuştur.

Milliyetçilik ayıplı ve yasaklı olmuş, bayrak vatan aşkı ile alay edilmeye başlanmıştır. “Milliyetçilik günahtır” bile diyenler çıkmıştır. Ne olarak doğacağımızı seçemediğimiz için günahmış. İyi de sormazlar mı adama annenizi seçebiliyor musunuz? O halde annenize… Neyse uzatmak istemem bu bahsi çünkü son derece abuk sabuk yerlere gider bu mesele.

Şu anki konumuz çok daha trajik ve önemli. AKP başta olmak üzere meclisteki tüm partiler, bölücü terör örgütü ve ordu (TSK demiyorum, Türk gibi düşünmeyen bir ordu tsk olamaz çünkü) birlik olmuşlar, sömürgecilerden aldıkları talimatlarla iç savaşı körüklemektedirler.

Bu körüklemenin iki sebebi vardır:

    1-  Güneydoğu’da etnik kalkışmayı ve karışıklığı alevlendirerek İKİZ YASALAR’ı devreye sokmak uluslar arası tanınmayı sağlamak.

    2-  Dahili düşmanların Atatürk Cumhuriyetini yıkarak II. Cumhuriyeti (ılımlı islâm cumhuriyeti) fiilen hayata geçirebilmek. İşte karışıklığın tüm yurtta çıkartılmak istenmesinin nedeni budur.

Şimdi ver kurtulcu, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncı hümanizmle bozmuş sevgi pıtırcıkları; yani kendilerine hiçbir şey olmayacağını sananlar var ya hani? İşte iç ve dış düşmanların plânları gerçekleşirse bunda sizlerin şuursuzluğunuzun da payı çok çok büyük olacaktır! Haberiniz olsun.

Uyarımı yapıyorum.

Tarih sizleri de yazacak bir kenara, bunu unutmayın!




2 Haziran 2014 Pazartesi

sim'leri sürülü

Yarı gerçeğinde ömrün,
Düşlerini yaşadık çoğu
Yer gök maviydi ya hani, 
Iskotasız uyunan sandallarda.
Gözlerimize değdi pa Tak-
Sim'leri sürülü sürülere sır.
Anlaşmalarına bakıyorduk toprağın,
Devriklerin sarı kağıtlarından.
Büyüklerinizi büyüteçle,
Görünmez mikroplarınızı çıplak gözle 
Gördük, ayıkken.
Elimdeki kadehte aşk vardı o an, 
sek ve duble!
Devirmek dürtüsüyle, 
yudumlamış bulundum.
İz?
İndeymiş kimisi, 
Gözyaşları `çok sesli`
Hiç farkında değildim oysa,
Fazla mesaideyken Soma'da, 
O madende kaybolup,
pınarımı kuruttum.
Yarı gerçeğinde şu ömrün,
Kâbusuna tırmandım.
Yer kök adresken memlekete,
Bir Taksim üç, eşittir kana.
Madem oturduk bu sofrada,
Bütün hesap benden!
Madem oturduk bu sofrada,
Hesaplar sizden sorulsun...

“sim'leri sürülü”
j.ak
2.Haziran.2014