2 Kasım 2018 Cuma

EMPERYALİZMİN KOLLUK KUVVETLERİ, BEDEL: "YA PARANI YA CANINI!"

Arap Baharı'ndan ve Suriye'ye sıçradığı olgunlaştırma çabalarından beri, bildiğiniz gibi bir 3. Paylaşım Savaşı defakto olarak Ön Asya'yı sarmış durumdadır.

Sahipler ve Kanaat Önderleri 5 (Savaş) adlı 2015'te yazdığım yazımda, savaşın ekonomi-politiğinden ve taşeron terör örgütleri kullanılarak yürütüldüğünden bahsetmiştim. (http://jalealtunel.blogspot.com/…/sahipler-ve-kanaat-onderl… )...

Gelişen ve iyice olgunlaşan durumda Amerika ve Rusya'nın bölgedeki ROK hamlesi her ne kadar dikkatlerden kaçmasa da günübirlik değişim gösteren oligarkların gizli anlaşmaları ve aynı tröstlerin paylaşılacak olan coğrafyalardaki yatırımları gün be gün hesapların değişime uğramasına çanak tutuyor. 1. Paylaşım Savaşı'nda emperyalist ülkelerin aralarında oluşan çelişki, artık uluslararası şirketlerle, o yatırımların bulundukları ve amortisörü olan, bir nevi imza merciindeki devletler arasında oluşmaktadır. 1980 sonrası tüm dünyada gerçekleşen hızlı teknoloji ve neoliberal akımın günümüz paylaşımında emperyalist ülkeleri getirdiği çelişki işte böyle bir değişime uğramıştır.

Sözün bu kısmında size çocukluğumuzda dekman, yakartop ya da çift kale maç yaparken uyguladığımız bir takım kurma "adam seçme" ritüelini anımsatacağım:

"ALDIM VERDİM BEN SENİ YENDİM"

Maça başlamadan önce ayak adımlaması yapılır, kimin ayağı diğerinin üzerine çıkarsa en iyi oynayan adamı ilk o seçerdi.

Savaş dünya üzerindeki en stratejik "oyun"dur.

Bizim gibi gırtlağa kadar borç batağına saplanmış,
Tüm savaş mühimmatını ve silahlarını aldığı ülke/ülkeler belli olan,
Kuzey Atlantik Paktı üyesi (sözde müttefik ama hedefteki ülkelerden biri),
Ülkesinde 15 Amerikan üssü barındıran,(https://burakeklik.wordpress.com/…/turkiyede-kac-tane-abd-…/)
herhangi bir tayakkuz durumunda tarımı bitirildiği için açlığa terk edilebilecek durumdaki bir ülkenin, bu stratejik oyundaki tek çaresi yukarıda bahsettiğim çelişkilerden faydalanmak olacaktır.


Yani 1. Dünya Savaşı'nda ülkeler arası çelişkileri çatır çatır kullanabilmiş ve emperyalizme kafa tutabilmiş Türk Milleti'nin şimdi de uluslararası şirketlerle devletler arasındaki çelişkileri saptaması ve kullanması gerekecek.

Zirveler bitmiyor farkındaysanız. Almanya Fransa Rusya geliyor, İran çağırılmıyor, Bolton Ermenistan'a gidiyor, Rusya'ya gidiyor, onlardan bazı isteklerde bulunuyor, Ermenistan Amerika'dan silah almıyor, Rusya Amerika ile uzun namlulu kısa namlulu pazarlığını kestirip atıyor ve Bolton'la bayağı bayağı sert bir restleşmeleri oluyor.

Bu arada tabii Amerika ve Rusya'nın ermenistan ve Azerbaycan üzerindeki ROK denemeleri de havada kalmış ve dondurulmuş olarak oradan bize bakıyor. Türkiye'nin Azerbaycan'la birlikte geçirdiği hava tatbikatlarını göz önüne alırsak askıdaki ROK'un yanından coğrafyaya tepeden bakma şansımız var.

TAP TANAP ve BAKI TİFLİS KARS DEMİRYOLU son derece stratejik ve önemli, güce nezaret odaklarıdır. Üç güçlü proje ve Dünya'nın bilmem kaçta kaçını doyurabilecek HARRAN ve GAP'ı da yanına koyunca, işte buna nezaret hatta sahiplik etmek isteyen iştahlı gözlerin odağındayızdır. Azerbaycan'daki Hazar Petrollerinden bahsetmeme gerek var mı acaba? Dünyanın en kaliteli petrol havzası sıralamasında üçüncü sıradadır. Tabii her iki ülke de hem Rus hem Amerikan şirketlerinin pek çok ortaklıklarına "mazhar" olmuşlardır bile, o "ayrı" mesele şimdilik.
Nerede kalmıştık? Havada asılı kalmıştık ve coğrafyaya tepeden bakıyorduk.
Emperyalistlerin mezhepsel kızıştırma oyununu sadece islâm âlemi üzerine oynadıklarını sanmıyorsunuzdur umarım. Zira son yıllarda Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan kriz ve Ukrayna'nın "katolik" Batı'dan aldığı arkayla 2004'te yaptığı turuncu devrim sonrası ortodoks Rusya'yla neler yaşadıklarını düşünün. Şimdi aynı Batı, ermenistan'da bir turuncu devrim yaptırdı ve Ön Asya'daki hesaplaşmada ermenistan'ı kullanabilmenin kapılarını açtı. Karabağ ise 27 yıldır ermenistan'ı elde tutmak için Rusya'nın önemli bir kozdur.

Yukarıda bahsettiğim stratejik projelerimiz, Batı'nın Orta Asya'ya tam olarak hakim olabilmesi için son derece önemli noktalardır. Tıpkı eski İpek Yolu'na nezaret gibi. Bu onun günümüz teknolojisine uyarlanmış modifiye olmuş halidir üstelik. Hem daha hızlı hem daha ucuz bir transporting.

Şimdi Amerika'nın doğal müttefiki Suudi Arabistan'dan ve Pakistan'dan da bahsetmek istiyorum. Suudi Arabistan, ülkesini ziyaret eden Pakistan'a 6 milyar dolar borç verdi ve bu borcun karşılığı olarak Yemen'de yürüttüğü savaşa asker yollamasını istedi. Bu on yıllardır Azerbaycan'dan sonra tek dost ülke olan Cive Pakistan ile aramızı açmak üzere oynanmış bir oyun olmakla kalmıyor, savaşta ayrı kutuplarda yer almamıza da bir ön çanak tutuyor. Tıpkı "aldım verdim ben seni yendim"deki gibi, şimdi terör taşeronlara emperyalist kutupların fakir taşeron devletleri de ekleniyor ve sahneye çıkarılıyor.

Kendileri yine savaşmayacaklar. Tıpkı koçu gibi kabadayı gibi fakir devletleri para karşılığı kiralayacaklar. 
Kiralanan bu fakir ülkelerde ise bedeli parayla değil, canıyla ödemek zorunda kalan fakir gençler et topu olarak kullanılacak ve ölecekler.

Ne için? Birileri bu coğrafyanın zenginliklerine iştah kabarttığı için.

Bu tabloya son olarak Türkmenistan'ı katmak istiyorum. Çünkü orada kıtlık türetilmiş durumdadır. Neden türetilmiş diyorum? Çünkü Türkmenistan gaz ve petrol zengini bir ülkedir. Aç falan kalacak bir ülke değil. Peki neden kıtlık var? Çünkü tekelci oligarklar, aracılarla anlaşmalı olarak türetiyorlar kıtlığı. Hedefleri ne diye sorarsanız, yönetimi değiştirmek kuvvetle muhtemel. Orada şimdinin aracıları pozisyonunda stokçuluk edenlerse sovyet zamanından kalma gizli burjuvanın uzantılarıdır. Bunların da çoğunluklu olarak ermenilerden oluştuğu bilgisini öğrendim. Batı kiminle ne oyun kuracağını çok iyi biliyor doğrusu. Türkmenistan'da ermeniler batı için iş başındadırlar tıpkı bir mikser gibi.

Durum da aktörler de 1. Paylaşım Savaşından pek farklı değildir. Sadece perde arkası ve ön saflar değişti. Kamplar şimdilik göstermelik de olsa aynı.


Jale ALTUNEL 
2 Kasım. 2018



Hiç yorum yok :