18 Ağustos 2021 Çarşamba
TEK KANATLA UÇULMAZ
11 Ağustos 2021 Çarşamba
Selam olsun La Primavera’ya
Gönülsüzdü kadın,
Yine zamanda birgün
Derebeyi vermiş emri ressama
Ortaçağ’ın kara İtalyası’nda
Gönlü olacaktı bir şekilde kadının
Bu evlilik zorla da olsa.
Zamanda birgün,
Zamanda o kadın derken,
Çıkageldi ellerinden ressamın
Devasa La Primavera.
Kayıp ruhlar sokağının
Akvaryum apartmanında
Ceset gözlü adamlar
Ve satılmış kadınlar mezarlığı var
Botiçelli tablosuna Eros hapsolmuş
Bir bahar akşamı rastlamak,
Hicaz makamına.
Ve memleket skandalları
Sığınmacı sandalları,
Orman vandalları
Hicap makamları.
Gönülsüzdü kadın Ortaçağ’da birgün
Derebeyin yeğenine varmaya,
Gönülsüz şimdi Kamları Anadolu’nun
Meze edilen kadınlara ki,
Ruhsuzlar sokağının
Ceset gözlü adamlarına.
Gelenekten racona
Kabadayılıktan mafyaya
Sürüklenirken şirkli akıntıya,
Şarklı şarkılar bile küskün
Selam olsun La Primavera’ya.
Derebeyi o çağda
Korudu geleneği
Zamanda birgündü
Ön safta savaşa gitti
Ve bilirdi de bu yüzden,
Ruhuyla sevişmeyi.
Zamanda birgün bugün
Akvaryumun tam içi
Ceset yüzlü adamlar
Bilemezler sevmeyi
Hedonistik sofralarda
Kadın ancak et yemeği
Savaşmak bilgelikle
Zaten bir ruh işi
Onu da bilmez
Ruhsuzlar sokağının
Ceset gözlü sakinleri.
“Selam olsun La Primavera’ya”
j.ak
11. Ağustos. 2021
3 Ağustos 2021 Salı
AĞIT
Torosların semah dönen şahanı
Kanatlanıp uçmak ister sincabı
Etten duvar örmüş ana kardaşı
Dağlandı da gitti canım yongası.
Tahtacı’nın tek geçimi ormanı
Ne güzeldi coğrafyamın Türk yayı
Ağaçlarmış yiğitlerin sırdaşı
Dağlandı da gitti canım neyleyim?
Kurtuluşta çobanların ataşı
Barış diye çağlar gülen bakışı
Dumanlanmış şimdi alın yazısı
Aşsız kalmış köylüm, canım yongası.
Kimisi hiç sevememiş doğayı
Talan etmiş yoktan yere dünyayı
Nefsin değil bir nefesin mirası
Dağlandı da nefes yerim neyleyim?
Gitti gülüm arıların çam balı
Göğe çıktı gelin kızın feryadı
Ölü doğdu ineğimin buzağsı
Dağlandı da gitti canım neyleyim?
Duman kaplar gözlerinin ferini
Gerçek acı delip geçer ciğeri
Ateş içi gülüm canlar pazarı
Kıymışlar da vatanıma neyleyim?
Gözüm arar devlet uçaklarını
Askerler ve pilot kucaklarını
Hazar’dan da gardaş yazar destanı
Yanariken yürek, çayı neyleyim?
Her yangınla iştahlandı sermaye
İmar geldi ağacımın yerine
Betonlaştı kalbin gibi, coğrafya
Yaban oldun bu doğaya neyleyim?
Yeşilde yemiş yok, mavide balık
Bu savaşta yine sahipsiz kaldık
Geçimsiz ve aç kalmakla sınandık
Kara günler geçer canım yongası.
Kayıplarım uçmuş kutlu uçmağa
Binmişler de gökyüzünde Tulpara
Dönerlermiş gözlerimin yaşına
Girerlermiş toprağıma neyleyim?
Bunca gelen oldu aziz yurduma,
Yurtsuz kaldı semah dönen yiğidim
Köyün yurdun terketmesin Türkmenim
Dağlandı da gitti canım neyleyim?
Küllerinden doğar ezel, ebedim.
“Ağıt”
j.ak
3.Ağustos.2021