7 Eylül 2022 Çarşamba

"İSYAN HA? BANA HA?"

12-19 Eylül tarihleri arasında Suriyeliler grev yapacaklarmış.
Geçtiğimiz gün de Kilis'te, son yıllarda yaşanan ve artık toplum nezdinde çok tipik bir hâl alan kaçak sığınmacı tacizlerinden biri daha yaşanmış ve tacize uğrayan kadının oğlu annesine taciz eden Suriyeli'yi öldürmüştü. Öldürülen Suriyeli'nin cenazesi adeta bir gövde gösterisine dönüşmüş ve "kana kan isteriz" türünde sloganlara tekbir sesleri eşlik etmişti.
Şimdi bu grev haberiyle bu cenazeyi üst üste koyunca bizim iştahlı burjuvaziyi ve onları korumakla mükellef foncu kalemleri düşünmeden edemiyor insan. Hadi bakalım, tacizler için "e ne var canım şaka yapmıştır" diyen tatlı su kurnazları, sığınmacı güzellemeleri yapan tosunlar, eğer bu GREV gerçek bir grev olacaksa şimdi de sığınmacıların yanında olun da görelim. Ama bak lâfımı yineliyorum bu grev eğer göstermelik, provokatif, sallama, tiyatro bir grev değilse diyorum. Anlayın yani. Zira siz tiyatrodan çok iyi anlarsınız hayatınız tiyatro.
İran basınında Ağustos ayı sonunda, Türk yetkililer Suriyeli muhaliflerden Türkiye'yi terk etmelerini istedi şeklinde bir haber yer aldı. Ki bu haberin doğruluğu hemen 10-15 gün içersinde bu cenaze ve grev haberiyle kanıtlanmış oluyor.
Bir çiftçi toprak sahibi youtube videosunda konuşuyor; "Kardeşim siz şimdi bunlara gidin diyorsunuz da, biz bunların yerine kimi çalıştıracağız? Ben bu domatesi 4 liradan satıyorsam, yerli işçi çalıştırdığım zaman 6 liradan satacağım." gibisinden laflar ediyor.
Daha kaçak sığınmacı statüsündeki Suriyeli Pakistanlı, Afgan yokken, daha göçmen işçi statüsündeki Orta Asyalı soydaşlar buradayken demiyor muyduk, liberal kapitalizm ucuz iş gücünü kadiri mutlak gibi talep eder, aç gözlü burjuva talep ettiği için buradalar, burada olmalarını tetikleyen yegâne unsur vahşi ekonomik sistemdir diye? Dedik tabii. Demekle de kalmadık, dilimizde tüy bitti. Türk soylu göçmen işçileri ön plâna çıkardık, haklarını savunduk yanlarında durduk. Çünkü amacımız öncelikli olarak bu ekonomik sistemin çarpıklığını gözler önüne sererken işçi soydaşlarımızın da yanında olmaktı. Onları ezdirmemek, TÜRKÇÜLÜK teraneleriyle sömürülmelerine karşı çıkmaktı. Ola ki aynı sömürüyü Orta Asyalı soydaşlarımıza Türkçülük diye yapanlar, şimdi yok müslüman kardeşlerimizdi, yok ensar muhacirdi yalanlarıyla Suriyeli sığınmacılara yapıyorlar.
Ama kimse kusura bakmasın, emekten yanayız dediysek ahmak filan da değiliz. Bunların tamamını görmekle beraber, oynanan oyunu da görüyoruz.
13 milyon kaçak sığınmacının ne için Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye püskürtüldüğünü bilmeyen kalmadı artık. Orada bir PYD koridoru açılmak isteniyor. PKK koridoru diyelim. Ve Türkiye'nin demografik yapısının da değiştirilmesi dönüştürülmesiyle, yeni kaos ortamlarına gebe kalması isteniyor. ABD'nin BOP plânında ne şiş yanıyor ne kebap yani. Burjuva mesut, PKK mesut, herkes mutlu mesut yani. Türk Milleti'nin kemiklerine basa basa, Cumhurieyet değerlerini tırpanlaya tırpanlaya yaptılar, yapıyorlar.
Zafer Partisi öncülüğünde kaçak sığınmacı konusu kamuoyunda hak ettiği yankıyı bulunca ve iktidar seçim yatırımı olarak bir kısım sığınmacıyı geri gönderme adımları atınca, işler karıştı yani anlayacağınız.
Bu grevin arkasında HDP'yi görmek beni hiç şaşırtmayacak. Hem bildiğiniz gibi PKK da bir işçi partisiydi zaten değil mi? Kim demiş terör örgütü diye? Yerseniz.

JALE AK ALTUNEL
7. Eylül 2022