27 Ekim 2015 Salı

açık yara

Ne zaman bu kadar yara aldı
Gündelik harflerimiz?
Daha iyi algılanır olmuş
Başka dilden, izledikleriniz.
Açık yaramıza konarken şimdi
Kan sinekleriniz,
Oluk oluk Fırattır
Dinmeyen şehitlerimiz.

Urmu gibi kurutulmak istenirken
Gözlerimiz,
İrin olmuş akar mikroplu yaradan
Mezhepleriniz
Kendi bedenini yerken idealleriniz
Tecavüze uğruyor bütün değerlerimiz!

“açık yara”
j.ak

26.Ekim.2015


22 Ekim 2015 Perşembe

BİZ KAZANACAĞIZ!

Sevgiyle atılmış imzan kaldı şimdi kitabımda.
Kocaman bir yürekle yazılmış inanç dolu
O güçlü nida;
 “Biz kazanacağız!”
Ve üstelik
O diri, o gencecik bakışlarınla,
Kulağıma tekrarladın;
“Şairim biz kazanacağız korkma!”

Sırtına bindi kimileri hep
Bu aziz vatanın!
Kimileri bindi sırtına hatta
Bizim olan davanın!
Kimileri etkiledi, kimileri tekmeledi
Hızını alamayıp,Türk’lüğümüze lâf etti!
Ev yanarken cayır-cayır, duvar rengini seçti.

Sen yazdın hep yılmadan
Anlattın olanları korkmadan
Mürekkebinde memleket sorusu,
Yüzünde Mustafa Kemal kokusu
O narin omuzlarında koskoca bir vatan.
Üstün tuttun davayı, ölümcül bir hastalıktan!
O gün orada anladım ki, tanışıyorduk biz çoktan
O gün orada anladım ki,
Gözyaşımız aynı tuzdan…

FİGEN ÖZEN için,
“Biz Kazanacağız!”
j.ak
22.Ekim.2015






anlak

Satır aralarına serptiğimiz aforizmalar vardı,
Ki onlar kitaplara ve kimi zaman hayata
Sığmayanlardı.
"anlak"
j.ak
22.Ekim.2015





13 Ekim 2015 Salı

İKİLİ PERDELEME

Bu yıl yapılan genel seçimlere dönelim.

Pkk uzantısı hdp elbirliğiye meclise sokuldu. Bu durum kaosu tırmandırmaya yönelik atılmış ilk adımdı. Çünkü partiler arası koalisyona yönelik ver-kaçlar ve katır cilveleri hiçbir sonuç vermeyecekti zaten. Erken seçim ihtimali cepteydi yani. Neden? Çünkü hdp erken seçime kadar geçen zamanda kulakların alışacağı ve meşrulaşacağı bir süreci, mağduriyetle bezenmiş bir biçimde yaşamalıydı.

Geçtiğimiz yaz, Haziran’dan bu yana yaşanan tiyatro hem buna hizmet ediyordu, hem de Suriye’de “yaşanacaklar” konusunda Türkiye’de bu “dört kafadarın” oluşturduğu hükümet boşluğundan doğan durgunluk, küresel çeteye altın bir tepside ikram ediliyordu…

Rusya'nın hava ihlaline nato'dan cevap gelmiş. Müttefiki Türkiye'yi "korumak" için gerekirse Türkiye'nin güneyine asker yollayabilirmiş. Zurnanın zırt dediği yerdeyiz şimdi.

Bugünkü patlama, Suruç’un ikinci ayağıydı. Tırnak arası sol dedik, sözde sol dedik, toprak ağalarından solcu olur mu dedik, tüm dünyada aynı solun adım-adım oluşturulduğundan bahsettik, ama kendimiz söyleyip kendimiz dinledik ne yazık ki. Bir de baktık bizim sol; kâh, sponsorların milyon dolarlık rock şenliklerinde, kâh sermayeyle kol-kola girmiş halay çekmekte, kâh bir sarı sendikanın ardına takılmış sendikacılık oynamalarda 1 Mayıs’larda… Öyle romantik bir meze oldu ki sol, gidip Gezi Park’taki ağaçlardan ve kuşlardan dinleyebilirsiniz, o derece… Ama ne var ki işte bu romantizm genç insanlara hitap ediyor. Yeni yüzyılın emotional (emo, duygusal) genci tüm dünyanın yükselen tirendi romantik sol’u çok sevdi!

Bugün de tıpkı Suruç’ta ve Diyarbakır’da olduğu gibi romantik gençler bombaların önüne sürüldüler ve kurban edildiler. Milliyetçiliğe (ama güya her tür milliyetçiliğe) karşı çıkanlardı ölenler ve onlar için “milli yas” ilân edildi.

Nato, sınırda ve içerde tırmandırılan kan çanağından yudumlamak üzere “barış gücü” adı altında Türkiye’ye girme hazırlığındadır sözün özü. Bölünmenin başka bir şekilde olamayacağını en iyi bilenler kendileridir zira.

Ve konu Doğu ve Güneydoğu konusu değil, Türkiye’nin tamamıdır. İçerde ve dışarda ola-gelen kaynamanın nedeni budur.

Işid’den “komünistlerin” ölümüne sevinç çığlıkları gelmiş hemen. İşte yine rövanşizm bulamacı “insaniyet” ekseninden servis ediliyor ve bilinçaltımızla dalga geçiliyor. O yana bakıyoruz solla alakaları yok, bu yana bakıyoruz islâmla alakaları yok. Adıyla alakası olmayan oluşumlar dünyası artık bu dünya.

Barış mitingi adı altında yapılacak olan gösteri yürüyüşü izinli bir yürüyüştü ve günler öncesinden biliniyordu öyle değil mi? Peki en ufak bir mitingde bile miting alanına neredeyse kırk takla atarak en az 3 kez arandıktan sonra girilebiliyorken, neden bu kez hiç arama yapılmamıştır? Güvenlik sanki göz göre-göre es geçilmiştir. Kim geçmiştir peki? Elbette hükümetin sorumluluğundadır bu iş. Hadi diyelim ki hükümet bu en kritik ve önemli konuyu es geçmiş, yok saymış. Peki o gençleri oraya taşıyan stk’lar, disk kesk gibi kurumların lider kadroları ne halt ediyorlarmış? Hiç mi sorgulamadılar böyle önemli bir konuyu? Hele de çok yakın tarihlerde Diyarbakır ve Suruç gibi hadiseler yaşanmışken? O insanları o güvenliksiz ortama nasıl bir vurdumduymazlıkla sokabiliyorlar? Bu liderlerin de tıpkı oraya “barış” nidalarıyla giden dürüh gibi hdp sempatizanı oldukları artık bilinen bir gerçektir. Neydi onların bu denli “boş bulunmalarının” nedeni acaba?

Kutuplar yaratılıyor en zalim şekliyle.

Ama en tepede maalesef kutup mutup yoktur! Bu basit ilüzyonu göremeyen çırpınmaya devam eder. O yaptı! Hayır beriki yaptı! Hayır şu yaptı!..

Hem hiç biri, hem de hepsi.

Durum hiç de karmaşık değil. O yakalamış, bu kesmiş, bu pişirmiş, bu da yemiş işte…

Bugünü ve bugüne kadar olanları, salt pkk ve hdp ekseninde okumaktan çok, daha geniş bir açıdan değerlendirmeliyiz.

Hedef Türkiye’dir ve “meclis” son 13 yıldır akp önderliğinde kimlerin çanağına su taşıyorsa alayının ortak prodüksüyonunu izlemekteyiz.

Takım sporlarını izleyenler iyi bilir, savunmayı savunmak perdeleme (screen)olarak adlanır.  Bir de bunun savunmayı hücum hattından iki kişinin yaptığı durumlar vardır. Buna da ikili perdeleme (double screen) denir… Hızlı ve ezberlenmiş bir şekilde yapılırsa savunma hattını dağıtabilir. Bu yüzden Atamız hattı değil, alanı savunmuştur. Ki o alan tüm vatan demiştir.

Alan savunmasına çekiliyoruz dostlar. Vaziyet-i ahvalin tercümesi budur kısaca!

Sağlıkla,
Jale ALTUNELL

8 Ekim 2015 Perşembe

SAVAŞ-FUTBOL-UZAY ve YERÇEKİMİ!

Rusya'nın bop konusunda, ab/d-israile alttan desteği ve pkk'ya alan yaratmasının ardında Güney Azerbaycan’la aramızda oluşturulacak olan tamponun kendi işine yarayacağı gerçeği yatar. İran'la ittifakında bizi ilgilendiren ayrıntı budur. Çünkü Rusya aynı zamanda gözünü Hazar petrollerine de dikmiştir. Türkiye Güney-Kuzey Azerbaycan bütünlüğü, Rusya’daki bütün Kafkas Türkleri’ni ayaklandırır. Turan'ın ve oluşacak ekonomik paktların Rusya ticaretine büyük bir darbe indirmesi, ayrıca İstanbul-Bakü demiryolu projesiyle de (Yeni İpek Yolu) batının deniz ticaretini bitireceği, öngörüler arasındadır.

Şimdiki savaşlar çıkarları baltalayacak olan ekonomik hamleleri durdurmak üzerinden yürütülüyor. Oluşabilecek ticari paktları sekteye uğratmak ve gelirin tamamına sahip olmaya yönelik gerçekleşiyor.
 
Putin'in dini hamleleri, Rusya'da cami açması gibi hareketleri ve böylelikle de Türk Dünyası’nın yüzyıllardır içine düşürüldüğü mezhep krizine alttan desteği bunun göstergesidir. Daha önce bir yazımda söylediğim gibi (İran) Güney Azerbaycan'daki sünni şii çatışması olarak adlanacak ve kamuoyuna bu şekilde yansıtılacak olan bölgesel çatışma, aslında Türk-kürt çatışması olacaktır. 

putin bop sürecini hızlandırmaktadır ve bu bizim için büyük bir tehdittir. Ama başrol kıvamında soyunduğu arenada, döğüş için bir figüranı (Suriye ışid’i) seçmiştir. Kavramlar gibi savaşların da “takdim”i farklı adlanıyor artık. Zemin hazırlanmıştı nasılolsa. Akp, fetih ordusu adı altında tımarlı sipahiler gibi mezhep üzerinden kurmuştu tezgâhı. Rusya Işid’i vuruyorum diyerek açıkça Türkmenler’i katlediyor. Bölgenin demografik yapısını yok ediyor. Bu görüntüsüyle rusya asla bir başrol değil, ancak ab/d ve israil’in temizlikçiliğine sıvanmış ve bu yüzden de kendi vatandaşları tarafından bile ilk günden beri sert protestolara maruz kalmış bir ülkedir!

***

Arena demişken önemli bir konuya daha değinmek istiyorum. FUTBOL!

Milli takımımız 2002 Dünya Kupası'nda Şenol Güneş yönetiminde üçüncü olmuştur...
O yıl akp'nin başımıza sardırıldığı yıldır!

Fatih Terim yönetimindeyse Euro 2008'de üçüncülüğümüz vardır ki futbol tarihimizdeki en büyük başarılardan ikincisidir bu da. Peki 2008'de ne oldu? Büyük bir ekonomik kriz, tüm dünyada elbette. Ama Türkiye, Önasya'nın bu krizden kitlesel anlamda en fazla zarar gören ülkesi olmuştu. 

Franko'nun üçüncü F'si bu kez Azerbaycan'da...

10 Ekim'de oynanacak olan Azerbaycan-İtalya maçı için Azerbaycan kazanacak diyorum.

Neden mi? Bizde yaşananlar şu an orada yaşanıyor da ondan! Azerbaycan'da durum ekonomik olarak düşüşte. Batı orayı daha da borçlandırma sürecini hızlandırmak ister. Bu enstrumanları kullanmak zorundalar.

Kitleler Futbolla sevinip coşarken Yeni Dünya Düzeni çarkını döndürür!

Yanılmayı çok isterim...

Azerbaycan’ın kazanması konusunda değil elbette! Azerbaycan yönetiminin batı ve Rus emperyalizmiyle beraber bu durumu bir tür haklı uyutma enstrumanı olarak kullanması konusunda.

Çünkü biz, GS Avrupa Şampiyon kulüpler kupasını aldığında Avrupalı, diğer iki kupayı aldığımızda da Dünyalı olmuştuk ya hani?!

Şimdiyse uzaylıyız farkındaysanız. Rus uçakları semalarımızda adeta gezinti uçuşları yapıyor ama bu durum ne yetkililerden ne de halktan büyük bir tepki görüyor.

Mini-mini feysbuk gruplarıyız çünkü artık biz.
Ve o grupların liderleri uzaydaki gezegenlerinde krallıklarını ilân etmiş gibiler.

Güzel kahramandı değil mi şu bizim Küçük Prens? 

Haber uçursak Prens’le,
İnerler mi artık Memleket’e?
Teknoloji öğretti hepimize
Uzak uzay-sosyolojisini
Gerçek kayıp giderken ele
Oradan ahkâm kesmesini!
J.ak der şu kara topraktaki
Yerçekimi ey dost yerçekimi
İnternete feysbuka değil,
Oraya düşürdük şehidimizi!

“yerçekimi”
8.Ekim.2015


Sağlıkla,

Jale ALTUNEL




düşünmeye zaman yoktu

başlar önlerine eğikti
Maltepe minibüsünde
üzülüyorlardır dedim
şehitlerimize
üzülüyorlardır 
rus'un sirke inmesine
küskünlük sandım
o derin suskunluğu
inerken seğirdi ve baktı,
sağ gözümün sol ucu
ne o, ne bu ne de şuydu
insanların durumu
milletin başını eğen,
akıllı bir telefondu!
"düşünmeye zaman yoktu"
j.ak
7. Ekim. 2015