23 Eylül 2013 Pazartesi

GÖZ GÖRE GÖRE!

22 Eylül Pazar günü Olimpiyat Stadında oynanan Beşiktaş-Galatasaray Maçı, kendilerini 1453 Kartal diye adlandıran bir grup tarafından provoke edildi ve maç tatil edildi.

Başta Beşiktaşlı çArşı taraftarı olmak üzere herkes bu iğrenç oyunu anında gördü ve on yaşındaki çocuklar dahil, kimse yemedi. Ee? Peki yemedi de ne oldu? İşte artık memlekette asıl durum bu “göz göre göre” yapılan provokasyonlar, göz göre göre tutuklanan insanlar, aylarca yıllarca suçları ıspat edilememiş bunun yerine sahteliği ayan beyan gözler önünde olan belgelerle insanların hapislerde çürütülmesi ve daha nice göz göre görelikler…

Kaşımak kızıştırmak, insanları galeyana getirmek ve böylece iç karışıklığı tırmandırmak, iç karışıklığı tırmandırdıkça gündemi bu suni ve alakasız konularla doldurup, sıcak para bağımlısı patlamış ekonomik gidişatı ve sınırlarda olup biteni gözlerden kaçırmaktır işin makro boyutu.

Bu ve benzeri iktidarların siyasetlerine tıpkı dini alet ettikleri gibi, zamanı geldiğinde heybelerinden çıkararak gündemi oyalayacakları çeşitli oyuncakları vardır ve endüstriyel futbol da tüm dünyada olduğu gibi bizde de zaman zaman hop diye o heybeden çıkartılıverilir. Futbol şu anki haliyle, siyasetçilerin gündem meşgul etmek için kullandıkları araçlardan biri olmayı uzun yıllar daha sürdürecek.

çArşı Taraftarı Gezi Parkı direnişi süresince sergilemiş oldukları vatanperver duruşları ve direnişin en organize grubu olma özellikleriyle tüm yurtseverlerin gönlünde taht kurmuşlardı. Zekice sloganları ve dik duruşlarıyla iktidarın iyiden iyiye canını sıkmışlardı. Bir şekilde bu grubun biletinin kesilmesi gerekiyordu. Dün gece oynanan tiyatroda da aynen bu gerçekleştirilmiştir.


İktidar ne istiyor?

Emin olun ki iktidar uslu durmuyor diye kesmedi bu cezayı çArşı’ya. - ki henüz cezanın ne olacağını tam olarak bilmiyoruz, sanırım yarın açıklanır. Ama ben diyeyim yarım sezon, siz deyin bu sezon komple, BJK maçlarının seyircisiz oynanması olacaktır ceza. - Bilakis bu grubu daha da kızıştırmak için yapıldı bu çirkefçe provokasyon.

İktidar kargaşa istiyor! Daha fazla kargaşa, daha fazla kavga dövüş, daha fazla sertleşen bir sokak hatta sokaklar istiyor. Çünkü pislikler arttıkça daha büyük örtülere ihtiyaç duyulur.

Ne yapmalı?

Yapılması gereken iki şey var. Eğer Ceza yukarıda belirttiğim şekillerde gerçekleşirse, Fenerbahçe Galatasaray Trabzonspor başta olmak üzere, tüm birinci lig takımlarının taraftarlarının çArşıya destek olmaları ve hiçbir maça gitmeme kararı almaları gerekiyor. Eğer bu büyük boykot gerçekleşirse o zaman iktidar da Federasyon da şapa oturur. Maçlara gitmeyin. Gitmeyin ki tüm statlar bomboş kalsın. Gitmeyin ki futbolu siyasi amaçlarına alet edemeyeceklerini görsünler. Gitmeyin ki halka karşı yapılan bu kötülük, iyi bir şeyin başlangıcı olup insanımızda boykot bilincini oluştursun. Gitmeyin ki daha fazla salak yerine koyamasınlar. Unutmayın biz halkız. Biz kuvvetliyiz onlar zayıf. Aynısı AVM’ler için, yabancı mallar için de geçerli elbette. Ama halk ne yazık ki gücünün farkında değil.

İkincisi ağır bir sorumluluk ve bu da çArşı taraftarına düşüyor. Verilen ceza her ne olursa olsun, vakur duruşunuzu asla bozmayın ve sizden istenildiği gibi kızışmayın. Onların oyununda figüran değil, kendi destanınızda  baş rol olun!

Özetle artık göstere göstere oynanıyor oyunlar. Yersen.
Ha yemedik de ne olacak peki? 
E zaten adamlar ye diye yapmıyorlar ki, daha da kızıştırmak için. Çünkü  yemeyince sinirler tırmanır. İstenen budur.
Kısacası koskoca memleket hâlâ 3F ile yönetiliyor, eğlence, din ve futbol.

Yeter! 






21 Eylül 2013 Cumartesi

yine de aşk

akşamdan kalma bir şehirden
ve düşümdeki üst geçitten,
fikir suçları aktı.
dün sabah kan şekeri,
acı açlığa uyandı.
duyulmamıştı o gün
gece şiirlerinin şarkısı,
mağrurdu sonbaharda
sabahın altısı.
yine de aşk bıraktı
en güzel sözleri yola
soluklanırken sıcak çay,
kahvaltı masasında.
ayazla tanıştırdım sonra
anlatamadıklarımı
o ayaz ki görmedi hiç
giden canlarımızı.

“yine de aşk”
j.ak
21.Eylül.2013   

              




17 Eylül 2013 Salı

taşınmaz yazılar

dublörsüz oynanırken  
gidiş sahneleri
çaresizdir ara sokak,
gösterir ters istikametleri.
belki yalnızım duvarda
bağışlanmış merak gibi
nöbet tutar belirsizlik
taşınmaz yazılar gibi.
portatif bir özlem katlanır
o an mütemadiyen
ve bir kat daha sıkışır
acıtarak büyüten.

“taşınmaz yazılar”
j.ak
16.Eylül.2013


9 Eylül 2013 Pazartesi

asosyal devlet

Zafer yürüyüşü için
Ethem Sarısülük Parkı’nda toplandık
dört döndüler etrafta
başkent tomaları.

Anıttepe’de yürüyüş sonrası,
ıslattı fener alayını şiddetli sağanak
kesin yağmur bombası attılar dedi
hemen önümde duran bir paranoyak.
gözlerinin içine bakarak;
“Allah’ın toması yok!” dedim, güldük…

sonra Kenedi Caddesi’nde bir bara geçip oturduk.
dışarıda o tek perdelik oyun yine sahnelendi
takım elbiseli ve eli haydarlı bir grup, caddeye indi.
millet izledi ayaküstü ve inanmış gözüktü.

toma-2, toma-3, toma-4, toma-7
ve bir akreple otuz kadar çelik yelekli.
Bestekâr Sokak’tan Kenedi’ye
kaç kez dönüp indiler, saymadım
sonunda nişan aldılar üzerimize,
Voodoo Bar dem rehavetinde.
üstelik sular kesikken fatura yüzünden evde,
yaşam tarzımıza bolca sıkıldı yok yere.
kiminin kolu-bacağı kesildi
kırılıp saçılan bardak çanaktan,
kimi lanet edip bıktığını haykırdı
böyle yaşamaktan.
on saniyede harabeden farksız kaldı orası
ve boşalıverdi kaç kişinin ekmek kapısı.

başını almış giderken koca memleket
herkesle düşman oldu
bu asosyal devlet.

“asosyal devlet”
j.ak
3. Eylül. 2013