26 Aralık 2014 Cuma

toprağımın gözleri kara

eksilmeye dönmüşken yüzünü karanlık
içimde büyüdü yine o anlık saşkınlık.
dün de bir, yarın da.
örtü olsun istedim düşüm
ahenksiz ruhuma.
zamanı öldürmüştüm bir kez
ki ölümsüzmüş meğer
bir yanım umutsuz
bir yanım beklemeye değer.
dün tarifini sordum
bir büyükada vapuruna
o anlattı gözlerini toprağımın

bana...

tatlı bir gülümseme var yüzümde,
buz olup eridim bu gece
karanlığın ham maddesinde
karıştım ısınıp ay haresine.


acı eşiği, bilir hep gelmeyeceğini
özünde gündüzün toz pembesi
kafamda insan kokusu sinmiş bir sigara izi
ki durmadan söndür-düğüm.

"
toprağımın gözleri kara"
j.ak
23-26/12/014

23 Aralık 2014 Salı

BEDAVAYA...

Dün gece güzide spor kulübümüz Beşiktaş’ın maçı vardı. Tottenham Hotsbur’la…
Endüstriyel furbola karşıyız desek de, bu şekliyle; spor emekçilerinin göstermelik bir sarı sendika değil, “faal” bir sendikaları olması dileklerimiz sürüp gidecek.
Dün akşam, internet platformlarından birine hem yabancı maç olması nedeniyle, hem de sakatlanan oyuncuların bu önemli maçta görevlerini yapamayacak olmalarından dert yanar bir şekilde maçın başlamasına dakikalar kala;
“Dembaba’nın ayak parmağı kırık üç hafta yok,
Mustafa Pektemek burun kemiği ve elmacık kemikleri kırık, üç ay yok,
Attiba cezalı,
Veli Kavlak adelesinde 1. Derecede yırtık var, sakat.
Sivok sakat,
Gökhan Töre sakat,
Oğuzhan, sakat,
Kaleci Cenk Gönen sakat…
Bence zor bir maç olacak. Bunlar ilk on birde forma giyenler ve rakip kuvvetli. BJK yenerse grup liderliğine oturacak. Allahtan üst turu garantiledik. Ama ülke puanı bakımından kazanmak da önemli, zira Yunanistan ensemizde. Bu akşam Beşiktaş’la Trabzon’a çok iş düşüyor. Hayırlısı bakalım…”
Diye yazmıştım. Beşiktaş’lı mıyım? Hayır. Hiçbir takımlı değilim, her takımlıyım. Yerine göre Mersin İdman Yurdu’luyum, Yerine göre 3. Ligden Maltepesporlu, yerine göre Altay’lı. Çünkü Spor Akademi’liyim. Refleks takipler bunlar. Hele konu dış maçlar olunca.
Neyse maçın başında koskoca Arena Olimpiyat Stadı’nın (AOS) elektrikleri kesildi. Avrupa’nın bir çok ülkesinin naklen izlediği bir maçın öncesinde  “New Turkey”, bu rezaleti yaşıyordu. Sonra maçın ortalarında bir yerinde yine elektrikler kesildi, yine jeneratörlerin devreye girmesi beklendi, stat ışıkları patlamasın diye yine yavaş yavaş aydınlatıldı ortalık. Bu kepazeliği tüm Avrupa izledi, izledi…
Yıl 2014 ve bizim ülkemizde hâlâ daha elektrik kesintileri yaşanmakta. Hele şu son 7-8 aydır, durum iyice arttı bilmem farkında mısınız?
Belli saatlerde huy haline gelmiş kesintileri yaşları tutan nesil iyi bilir. Bunun nedeni tam olarak ülkenin enerji tasarrufu için kesinti yoluna gidilmesidir. Memleketin içinde bulunduğu fukaralığa bakınca kesintilerin nedenini yalnızca buna bağlayabilir miyiz? Eh bağlarız elbette. Ama siz bu işgâl hükümetinin şimdiye kadar hiç tek taşla tek kuş vurduğuna tanık oldunuz mu? Ben olmadım.
Ve açıkçası hükümet; koskoca AOS’nda Avrupa’ya ve tüm Dünya’ya dün yapmış olduğu “Memleketi rezil rüsva etme gösterisi”ni bilmem kaçıncı kez yine yeniden sahneye koydu. Rezil olan bizleriz dostlar. Memleketçe, Türk Halkı olarak her birimiz tek tek rezil oluyoruz. Kimse kendini İsviçre vatandaşı falan sanmasın. Kabuğumuz belli, yurdumuz belli…
Elektrik kesintilerini tıpkı AOS’nda dün gece yaşanan kepazelik gibi başka dev organizasyonlarda da göreceğiz. Bunlar konserler, uluslar arası kongreler falan olacaktır örneğin. Ve önümüzdeki aylarda memlekette bir “enerji yetmiyor” söylentisi-algısı yaratılacaktır. Ola ki son dönemde büyük şehirlerde yapılan devasa yeni binaları görüyorsunuz. Yani bizim ağaçlardan oluşan ormanlarımız, canımız ciğerimiz katledilerek onların yerine ektikleri beton ormanları… görüyorsunuz!
İşte bu adına kentsel dönüşüm dedikleri devasa projeler için doğru düzgün alt yapıyı da yapmıyorlar. Sizce bu teknoloji bizde olmadığı için mi? Bence değil… Bence altyapılar özellikle yapılmıyordu son 5-6 yıldır. Sebebi; elektrik kesintilerini bilinçli olarak artırarak NÜKLEER SANTRAL konusunda halkı daha rahat ikna edebilmenin algısının yaratılıyor olmasıdır…
Yani yine ölümle korkutup sıtmaya razı edileceğiz. Rezil rüsva olarak, tüm dünyanın alay konusu olarak. İçimiz acıyarak ve utanç içinde!
Sonra gelsin Osmanlıca, gitsin fıkralar espiriler…
Bir arkadaşım hayıflanarak bahsetmişti reis-i cumhur’umuzun yaptırdığı şu üzerinde çok konuşulan saray hakkında ejnebiler alaysı bir program yapmış. Bizim yüksek IQ’lu İsviçre vatandaşı olduğunu sanan Türk’ümüz de bu videoyu sosyal ağlarda paylaşarak buna gülüyor, bununla eğleniyormuş…
Ya hu arkadaşım adamlar reis-i cumhur nezdinde hepimizle alay ediyor bunu farkedemiyorsan 180 IQ’n ne işine yarayacak? Eyvallah çok zekisin, espiritüelsin de onu anladık! Ama sen o adamın baktığı pencereden Türksün. Ne eksik ne fazlasın.
Kendini bu halktan ayrı (elit, farklı) görenlerin sıkıntısının, aslında psikoloji biliminde bir adı varmış. Ben de az önce anlattığım malûm videodan bahseden arkadaşımdan öğrendim:
ETNO-MAZOŞİZM miş bu illetin hastalığın adı…
Etnomazoşizm: kısaca kendi gibi olanlara karşı öznefret geliştirmek olarak tanımlanıyormuş. Ve kendini bu memleket kozasındandan çıkmış bir kelebek sananların adı da ETNOMAZOŞİST’miş.
Bu arkadaşlara tavsiyem olaylara Türkiye’de ne yaşadıklarının ve kendilerine ne yaşatıldığının farkında olarak bakabilmeyi öğrenmeleridir.
Sporla başladık, sporla bitirelim madem. Aynı takımın oyuncularıyız işte. Sevseniz de sevmeseniz de. Beğenseniz de beğenmeseniz de. Dün gece Cenk bir gol attı! Aynı takımda oynayan arkadaşı ona tam topla buluşma anında çelme takar mıydı sizce? Ya da tersten soralım Cenk gol atamasaydı, o pozisyonu değerlendiremeseydi takım arkadaşları ondan ömür boyu nefret mi edeceklerdi?
Türk takımındayız arkadaşlar. Peki siz hangi takımda oynuyorsunuz?
Yabancı takıma transfer mi oldunuz yoksa?
Kaç paraya oynuyorsunuz peki?
Söylemeyin, durun tahmin edeyim:
Bedavaya!
Bedavaya!!!

16 Aralık 2014 Salı

gökyüzünde hapis

umutlar, işgal altında
işgal altında kaygılar
zamanlar eğildi zamansızlığa
kör tohumlar ekildi kafalara,
feryatlar kondu onay rampasına. 
kapıyı kilitledi atıl yalnızlara
ve kilitler yetmedi kale gibi konaklara,
yabancılaştık. 
ve renklerimiz yıkandı, 
renkli sokaklarda...

sararmış çoktan arsadaki maç
yanar döner imansız borsadaki hac
aşk; terketmiş gözü kulağı
idam etti hesli ırmak gölü otağı, 
dostluk işgal edildi ve sabırlar,
gökyüzüne hapsedildi yağmurlar.

"gökyüzünde hapis"
j.ak
16.Aralık.2014




sokak çağrısı

buharlı ütüyle kıvrımları ütülenmiş
düz beyinler üzerine
"gel vatandaş gel" yazabilmişler tek.
sokağa canlı davetiye basmışlar güderek
şuursuz ve eserek.

"(tkp'den) sokak çağrısı"
j.ak
16. Aralık.2014