24 Haziran 2021 Perşembe

Tepegözler


yüzerken ana gemi küresel yörüngede
gölgeler girerdi hep manşetlere
onlar ölü devleri gaz lambasının
ve tek kâbusuydular ıssız karanlığın.
fanusun içi, yine yangın yeri
devler aynı günahın çaresiz piçleri
açtılar fitili, çünkü açtılar
yaktılar küçük gemileri,
çok gaz saçtılar.

küçük dağlarında geminin
küçük patlamalara amin
diyordu tayfa, aşiret ve
cemaat-ül müslümin
girivermeli altına
bir dev gölgesinin
böylesi hem rahat çünkü,
hem de serin.

oysa bir güneş vardı bilmediğin
hep üzerindeydi üstelik memleketin
bir de türkülerin ve benliğin
aç devlere durmadan
kurban verdiğin.

“tepegözler”
j.ak

23. Haziran. 2021 

20 Haziran 2021 Pazar

bu yüzden

Mavi mavi bakan

Kahverengi gözleri vardı anıların

Ve sanrıların,

Gerçeklikten kopuk öyküsünü

Çoğaltırmış bazen beyin

İzinde koşarken

Zihin sundurmasının.

 

Herkes kopmuş bağrından

Artık nesnel olanın

Ama umudu toktur bilirsin

Her dem hayal olanın

Ve bir bakarsın,

Onun öyküsü tek satır,

Seninki kırk katır.

 

Bu yüzden dostum,

Sırf bu yüzden,

Milyon dolarlık

Para babalarının,

Aç bilâç kalkar sofrasından

umut.

 

Sonra,

Kavgaların bittiği yerde

Görürsün kendini -upuzun-

Yedek kulübesine alırsın hırsları

Maç sonu.

Bir gram ter yokken ruhunda,

Ve hayallerin delik pabuçlarıyla

Koşarsın dimdik gerçek oyuna.


Gerçek bizim

Gerçek bizim!

Zincifre kırmızısı,

Sarı turunç yaprakları

Su verilmiş kızgın çelik

Kasım’ın sonbaharı

Od verilmiş bir uçsuzluk

Memlekete bakışları.

 

Derelerin toynakları

Taş acıtan oymakları

Can çekişen toprakları

Bizimdir canım bizim

Koşacağız doludizgin

Bu hayalin

Yalın ayaklarıyla.

 

j.ak

"bu yüzden"


 

 

 


bir ellinci yıl marşımız vardı

bir marşımız vardı,
müjdelerdi vatanın,
toprağına taşına
Cumhuriyet’i,
ipoteklendi
taş, toprak, su, şu, bu.
hey gidinin koca memeli Anadolusu
ipoteklendi doğmamış bebelerin
yurt tapusu.

marşın bir dizesi var,
bir dizesi
ona çağlar hâlâ
yüreklerin türküsü
bitmedi henüz
bu halkın gür dansı
ipotek edilemez çünkü
burun direğimin sızısı.

bir bilsen,
çoğaldıkça memleketin
dolar milyarderleri,
bahseden kalmadı
o marştan,
ve o marştaki şereften.
bir yanda babalar ve oğulları
doymak bilmeyen,
bir yanda
babalar;
oğullarını toprağa veren.

bir marşımız vardı
ben hâlâ dinlerken ağlarım
bir dizesine dostum, bir dizesine,
ben hâlâ dinlerken coşarım.


“bir ellinci yıl marşımız vardı”
j.ak
20. Haziran. 2021








12 Haziran 2021 Cumartesi

Türk yayı

 

sağlaması şimdi

tüm siyasi kavgaların Marmara.

karanlık patladığında,

bir biz vardık,

bir de dans eden yunuslar

kıyıda.

 

en çelimsiz yerindeydik yine gecenin.

ve trajedinin,

komediye dönüşünü izliyorduk

Sarayburnu’nda.

İngiliz gemisi yine iş başında.

 

bilir misin gülüm

en çelimsiz yeri bu bedenin,

zarif bir Türk yayıdır aslında

öyle narin, öyle ince.

altında boynuz,

üstünde toynağından çıkma

mübareğin,

iplik iplik ayrılmış

iki kirişe dümen taranmış,

aşil tendonları.

 

öyle bükülür

öyle ezilir ki beden,

tersine kuvvetle ger de bir gör

hiç ses etmez,

hiç kırılmaz.


derken,

o bükülmüş bedenin

kirişinde bir ok belirir birden,

bilinmez

hangi Çanakkale türküsünden

hangi dereden,

hangi tepeden...

 

 

“Türk yayı”

j.ak

11.Haziran.2021



11 Haziran 2021 Cuma

Teos şehrindeki zeytin ağacıma

Teos’un büyülü güzeli,
gözleri yemyeşil
kökleri derin bir maviye esir
eski ahşap gemilerinden tarihin
karaya inen göçmenlerini
ağırlayan dalların
ve en dingin ağlayan çeşmelerin
en tatlı sularıyla sulanmış
yaprakların karşısında
aciz ve suskun kaldım.

Neler anlatacaktım sana
bir bilsen,
güzelliğinden oracıkta öylece
esriyip de gitmesem!
Ben yeni yetme bir delikanlı
sen iç Akdenizimin şehriyârı
susup da sarılmak
öpüp de koklamak
ve bin sekiz yüz yaşını kutlamak…

Ah be güzel,
neler anlatacaktım,
bilgeliğinden utandım
ne yönden esiyordu o gün külek,
kaça satılıyordu bir dilim çörek
kaç çocuk ölüyordu
ve kimler can çekişiyordu
uçuşan kanatlarında memleketin?
Çünkü beş yüz kilometre uzağında
kokun hâlâ burnumda
çünkü toprağının bağrında
kimler varsa,
Ey Teos’un güzeli,
bir sigara daha yaktırdın bana
bin tarihleri daha yıktırdın bana
Cumhuriyeti getiriyorsun biliyor musun
bu garip aklıma?
söyle şimdi ben neyleyim?
sadece sıkılmak için verdiğin zeytinlerin
güzelim şırasına
gidip gidip yüz süreyim.
bin sekiz yüz değil
on sekizlik dilberimsin,
Cumhuriyetim gibisin
yeni ayaklanmış
bir çocuk coşkunluğunda
içimi kıpır kıpır ediyorsun,
ey benim memleketlim
ey benim zeytin ağacım…

“Teos şehrindeki zeytin ağacıma”
j.ak
11. Haziran. 2021





Bir doğa ve ağaç görseli olabilirMerr kiş