Yeni
Dünya düzeninde siyaset, ekonomik açmazların ve sınıfsal çelişkilerin yüze
çıkmasını engellemek üzerine kurulmuş bir gaz alma aktivitesi haline
dönüşmüştür.
Kayıt
dışılığın tüm dünyada nasıl bir artış göstermiş olduğuna dair veriler siyaseten
nasıl bir aldatmacanın içinde olduğumuzu açıkça gösteriyor ama onun doğru
okunması ve değerlendirilmesi, süre giden bu dinamikler çerçevesinde pek de
mümkün gözükmüyor.
Sizce
tüm dünyada ve Türkiye’de de yükselen bir “trend” haline gelen vatanseverlik,
acaba hangi sınıfın çıkarlarını korumakta hiç düşündünüz mü? Ya da bu ikide
birde dile dolanacak bir cümle olabilir mi normal şartlarda? Öz vatanını
sevmeyen bırakın geçtim insanı herhangi bir canlı var mı? Normal şartlarda bu
zaten var olan, hatta güdüsel bir reflekstir.
Şimdi
kendini hem yeni, hem de vatansever olarak pazarlayan pek çok oluşum mevcut.
Gerek parti bazında gerekse çeşitli örgütler olarak.
1980
darbesinin, Türkiye’de de diğer Ön Asya ülkelerinde planlandığı üzere, etniksel
ve mezhepsel bölünmeye çanak tutan bir Amerikan projesi olduğunu artık sağır
sultan bile biliyor öyle değil mi? Hal böyle olunca artı değerin üretiminde
katkı sağlayan sınıfın bilincini köreltmek iğdiş etmek üzerine bir dizi oyunla
karşı karşıya kalınmıştır. Nedir bu bir dizi oyun?
Elbette
o oyun sol bilinci ortadan kaldırmak üzerine kuruldu. Kuruldu da, sol bilinci
benimsemekle hür iradesini kullanmaya haiz artı değer üreticisi sınıf kayıp mı
oldu yani? Buhar olup uçmadı ya bu kitle? Buhar olup uçmadıysa da ülkeye
dayatılan ekonomi politikaları yüzünden üretimin yavaşlatılmasına, hatta
engellenmesine varan anlaşmalar dayatıldı. Evet, artı değeri üreten kitlemizde
korkunç boyutlara varan bir azalmayı yaşadık. Sermayedar, yani burjuva dediğimiz
sınıf, hani şu fabrika bacaları tüten logosu olanlar ne yaptılar peki? Anında o
tütmekte olan fabrika bacalarını logolarından kaldırmakla işe başladılar. Artı
değer üretiminin yavaşladığı ya da bittiği yerde kayıt dışılık başlar diyebilir
miyiz? Kısmen deriz. O dönem için kısmen dediğimiz kayıt dışılık şimdi artık
ciddi bir kitlenin görmezden gelinmesine sebep oluyor. Hem de göz göre göre.
Sol
nereye kayboldu? Ya da soruyu değiştirelim. Sol neye evrildi?
Lafla
peynir ekmek gemisinin yürüdüğü Türkiye coğrafyasında bir ezilen sınıf siyaseti
yine bu darbeden sonra dillere sıkça pelesenk olmuş bir görüngüdür. İşte bu “ezilen
sınıf” üzerine özellikle 80 sonrası o kadar fazla film, müzik, yağlı boya tablo
ve roman dalında sanat eseri icra edildi ki, sanırsınız ki memleket kurtuluyor.
Ama o da nesi? Bu “ezilmiş sınıf” bir de baktık ki hep Doğu ve Güney Doğu
Anadolumuz’un kürt halkıymış. Yani Trakya’da, Ege’de, İç Anadolu’da, hatta
büyük şehirlerimizde herkes kestane kebabı patlatıyor ve refah içinde yaşıyor,
oralarda kimsecikler ezilmiyor, sadece kürt halkı eziliyormuş gibi, tatlı bir
meltem küleği estiriliyor.
Şimdi
çıkmış birileri diyor ki, CHP fabrika ayarlarına geri döner “inşallah” da, uç
sol oylarını da kendi bünyesine katar. Marjinal (uç) derken hdp’yi kast ediyor
yani. Peki, hdp (bölgedeki) sol oyları mı topladı? Yoğ hayır, sol oyları falan
toplamadı. Söylemi nedir? Sola dair tek bir söylemini göremediğimiz gibi,
bilakis son derece etnik milliyetçi söylemleri olan bir partiyi sol olarak
tanımlamak neyin kafasıdır bunu anlamak çok zor. Çünkü hdp’li vekiller de tıpkı
diğer vekillerimiz gibi, hatta tüm dünyadaki siyaset esnafları gibi, paralı
pullu, kalantor, ensesi kalın toprak ağaları ve kendi şahsi çıkarlarına da yeni
gelin güveyini tutar gibi sımsıkı sarılmış, kimselere de bırakmak niyetinde
olmayan insanlardan oluşmaktadır. Hiç kimse algı dünyamızda bu ağalar için bir
Engels efekti oluşturmaya kalkışmasın çünkü yemiyoruz bunları.
1)
Üretim bitirilmiş bir durumdaysa
2) Kayıt dışılık artmış ve kayıt dışı işçilik almış başını göçmenler ve mülteciler üzerinden yürüyor ve yerli halka da sirayet etmişse,
2) Kayıt dışılık artmış ve kayıt dışı işçilik almış başını göçmenler ve mülteciler üzerinden yürüyor ve yerli halka da sirayet etmişse,
3)
Solu temsil ediyormuş görünümündeki
partilerin biri etnik milliyetçiliğin, diğeri de sermayenin meraklarına haiz
söylemlerdeyse,
Demek ki solun bir yere gittiği yok,
sadece hedef hitap kitlesi değişmiş. Solun bugünün koşullarındaki hedef hitap
kitlesi artı değeri üreten kayıt dışı işçilerdir. Ama kayıt dışı ekonomiyi
sımsıkı tutmuş olan burjuvaya şirin gözükerek, siyasi hâkimiyetlerini devam
ettirmek durumunda olan siyasiler asla ama asla bu kitleyi görmeyeceklerdir. Sol
ne olmuş bu durumda farkında mısınız? Buhar olup uçmamış da sadece “görünmez”
olmuş.
Yeni kurulan parti için de pek çok
aynı soruyu sorabiliriz. Mesela aklıma ilk gelen acaba bu adamlar vatanlarını
mı kendi çıkarlarını mı seviyorlar?
Siyaset bir panayır, anlatılanlarsa
hep masal masal masal…
Jale
ALTUNEL
6. Kasım.2017