Tüm dinlerin temel taşları ölüm öğretileridir.
Ölüm korkusu üzerinde duran öğretileri
kapsar din. İnsanı ölümle korkutarak felç edip, hakimiyetin istediği gibi
biçiyor. Kısaca din, ölüm öğretisidir.
Dine göre “ölüm haktır.”
Tabii ki tüm canlılar gibi insanlar da ölür.
Ama bir haldeki insan zaten ölecek, neden diri iken ölümden korkmalıdır? Çünkü
dine göre o başka alemde cehenneme düşebilir. Yani burada aslında ince bir
nüans var. İnsan sanki ölümün kendisinden değil, ölümden sonraki azaptan
korkmalıdır. Malumdur ki bu sadece bir tuzaktır. Çünkü insan bilmediği ve
anlamadığı şeyden korkuyor, örneğin çocukluk zamanı karanlıktan… Cehennemi ise
ayrıntılarıyla anlatıyorlar, cennetten hiç konuşmuyorum.
Açıkçası cennet cehennemden
daha az korkutucu gelmiyor insanlara böyle bakınca. Demek insan aslında sanki
ölümden sonra ne olacağını bilmediğinden değil, ama ölümden sonraki yeri
olabilecek cehennemden kokmalıdır. Böylece cennet ve cehennem diyalektiği
oluşur. Bu cennet ve cehennem kavramları, yani öbür dünya, bu dünyada bir düzen
oluşturuyor. Kimini cennete hurilerin yanına, kiminiyse cehennemde kır gölünde
yanmaya gönderiyor.
Freud’a göre insan ve insanlık
sublimativ filogenetik ve ontogenetik evrim yolu geçiriyor ve tüm yol boyu onun
içinde Eros’la Tanatos mücadele ediyor.
Eski Yunanlılara göre Eros hayat, Tanatos ise ölüm tanrılarıdır.
İnsan doğduğu andan, hatta yaşamın ilk
zerresi olduğu andan itibaren, ölüme hazırlanıyor… Ölüme hazırlığa yaşam denir… Bu Eros.
TANATOS bu düzeni yıkmaya çalışıyor, onun
amacı insanı huzurlu, gerginliği olmayan bir üye durumuna getirmektir ki bu
ölümdür.
Eros'un önerdiği yaşam yolu gerginlikten
geçiyor. Freud'a göre oidipus kompleksi yani oğlan çocuğunun anneye cinsel
eğilimi çocuğun geldiği yoldan geri gitme ve olmayan
üye durumuna geri dönme
isteğidir. Bu Tanatos.
Kızlarda olan Elektra
kompleksinin bağımsız bir izahı yoktur. bu erkek çocuklarda olan kompleksin
aksi uygulamasıdır, yani Elektra kompleksi oidipus kompleksinden türemedir.
Böylece TANATOS tüm yol boyu insanı olmayan
üye durumuna sevk ediyor. Ama
Eros buna direniyor.
Freud Homoseksüelliğin de Oidip
ve Elektra komplekslerinden türediğini savunur. Oğlanda oidipus kompleksi ters
tezahür ediyor ve oğlan annesini babasından değil, aksine babasını annesinden
kıskanıyor.
Demek Ulu tayfada Ulu babanın cinsel zevki benimsemesinden, onun oğullarının cinsel yaşamdan yoksun olarak düşüncelerini ona karşı birleştirip suikast etmesindən -sublimasiya- (Froyd’a göre genellikle insanlığın gelişiminin esası-cinsel hayattan mahrum etme) ve kadınları kendi aralarında paylaştırmalarından, sonra da bu kardeşler ittifakının, Ulu babanın ölümünü yad etmeyi yasak ettikten ve böylece ilk tabuların kurulmasından bu yana, Tanatos’la Eros savaşır. Hatta Freud'a göre insanın dört ayaktan iki ayağa kalkması da cinsel yaşamda koku duygusunun görüntü duygusuyla karşılaştırılmasından başlar, yani Darwin'in insan ellerinin emek aletlerinden yararlanması için onun iki ayağa kalkması tezini geliştiriyor. Aynı yoldan filogenetik seviyede birey de geçiyor, önce baba yasakları, sonra babaya isyan vb...
Tarih boyunca devrim bir dirilme, canlanma ifadesiydi. Diyalektik yenilenme...
Eski ölür yeni ise onun ölümünden yeşerir!
Bu hep böyleydi, ama her defasında karşıdevrim yine galip geliyordu. Çünkü Gidra gibi her devrimden sonra daha da güçleniyordu. Şimdi karşıdevrim kendisinin en yüksek derecesindedir.
Karşıdevrim; insanlığın, tarihin kendisine dönüşmüştür.
Ve son en büyük kurtuluş, belki ancak Tanatos’un yani ölümün kendisiyle mümkün olabilir. Devrim ölümle mücadelede oluşan hayata galip gelir ve insanlar ölüm korkusundan kurtulur.
Markuze’yə göre Freud psikolojisi sosyal psikolojidir…