21 Aralık 2017 Perşembe

emek gardiyanları

kavramlar parsellenmiş bir kınama mektubu yollamış ozanlara mecaz-i mürsel sanatı. kaptırdık bu çağda yine ikinci anlamları çıkıp gidiyor herkes işe diye sabahları anlamak git gide sıradanlaşıyor post-modern sanatı. gölgeler nasıl öldürüyorsa koskoca aşkları doğurabilir de demek kanlı bıçaklı düşmanları kapıyı kilitlemeyi kasten unutuyor artık emek gardiyanları… ve güdüler parsellenmiş ön görüler, mesailer, eskidikçe tarih zorlaştı tarif. eskinin gereklilikleri şimdinin fantezileri olmuş türban ve jartiyer gibi.

"emek gardiyanları"
j.ak
Nartugan/2017



11 Aralık 2017 Pazartesi

YEL DEĞİRMENLERİNİ EJDERHA SANMAK...


Wall-e filminde beni en çok etkileyen sahne, finale yaklaşılırken uzay gemisindeki, tembellikten obez olmuş yerinden kalkmaya takat bulamayan insanların beceriksiz halleri olmuştu.

Amerikan halkının şu anki halini o filmde uzay gemisinin içinde “güven içinde” yaşayan ama tüm becerilerini kaybetmiş insanlara benzetiyorum. Kendilerini yöneten “üst akıl” dünyanın her yerinde canlarının istediği terör eylemlerini türetip, istedikleri yerde de küçük ve orta çaplı savaşlar çıkararak gelirlerinin önemli bir yüzdesini oluşturan silah ticaretlerini yine tüm dünyanın gözünün içine bakarak sürdürüyorlar.

İnternet teknolojisinin gözetim teknolojisiyle iyice iç-içe girdiği günümüz dünyasında “modern insan” sanal dünya üzerinden oluşturulan simülasyonla (benzetimle) her geçen gün biraz daha gerçeklikten koparılmakta ve eşzamanlı olarak daha da yalnızlaşmaktadır.

Oysa elektriğin kesildiği anda ne teknoloji vardır ne de onun devmiş gibi görünen “silahları”… Yani bu kadar basit, bu kadar zor bir durum. Teknolojinin insanı kullanarak insanı aradan kaldırmaya çalışmasının diyalektiğinde boğulma ön çalışmaları yapıyoruz tüm dünya insanları olarak. Nefes almadan yaşamaya alışmanın sancılı solungaçları bedenimizin bir parçası olmuş da ona adapte olmaya çalışıyormuşuz gibi. Toplu taşıma araçlarında göz-göze gelen insanların birbirlerine attığı tanıdık bakışlar, aynı benzetimin ifadelenmiş hali olsa da, “büyük güce” karşı hiçbir şey yapamıyor olmanın, hatta bir sonraki nesillere aktarılabilecek –ki asıl tehlike de budur – bedbinlikteki yansıması haline geliyor.

“Onlar büyük, biz küçüğüz”
“Biz hiçbir şey yapamayız”
“Bunu da kendileri yapmıştır”
“Onlar dünyayı yönetiyor”
“Planları çoktur, bir b-c-d planları var”
“Zeitgeist’i izledin mi? Çok güçlüler!”
Vs. vs…

Oysa hiç de öyle değildir gerçek. Zeitgeist gibi bir Hoollywood simülasyonu tam da bunun için özenle çekilmiş bir filmdir. Diğer tüm Hoollywood filmleri (benzetimleri) gibi. Bu gerçek dışı sanrıları tüm dünyanın sömürü altında yaşamaya çalışan toplumlarına yutturmak, yedirmek için.

Karşımızdaki bir ejderha değil. Sadece bir yel değirmenidir.

Jale ALTUNEL

11. Aralık. 2017