10 Ağustos 2012 Cuma

rehâvî makamlı...


içi görünmeyen cam bardaklardınız yeşil ve mavi
soldan anlaşılan sol anahtarıyla sınırlı gibi
 ne tarafa doğru yatıktı girdiğimiz halk kütüphaneleri,
ve nerede battı anımsamıyorum bindiğimiz gemi?
isimden türemiş tamlamalarıyla hayatın
sıfatlı üremiş çocuklarına verilen adlardınız
herdaim  inatçıdır;  umutlarınız,
bilmem kaç saatlik konuşmalara bile
bir türlü sığamadınız.
rehavî  kaygılara hasret  tebessümle,
elimdeki acıyı sakladım durdum
gözümden kaçmaya çabalayan hüznüm,
yarı uykuda çeker  saçlarımdan ki
on binlerce kilometre yoladır geri dönüşüm
yalan mı, gerçek mi bilmediğim
o korkulu yeryüzüm.
yaprak kokmuyor,  düştü belki
ne zaman battı anımsamıyorum bindiğimiz gemi.
“şerefe” sesleriyle
aşk şiirleri yankılandı boş bardaklardan
ve kırıldılar hep çok vurulmaktan.
siperlendik kavgamızda,
cephane;
doğrulardı, hani gidiveren dört yanlışla...
derdim sığmazken küçük aklıma
kıskandım zaman zaman kaygılarınızı, acılarınızı
ve memleket aşsızken,
ölüp ölüp bitmenize aşksızlığınıza,
ölüp ölüp bittim...

“rehâvî  makamlı”
j.ak
10.Ağustos.2012