11 Eylül 2015 Cuma

“ŞARTLARIN OLGUNLAŞMASI” ve TARİH SAHNESİ

Evet, bu sözü 12 Eylül 1980 darbesi öncesi kenan evren, 1977 kanlı 1 Mayıs’ından darbeye kadar gelinen süreci dile getirirken kullanmıştı Milliyetçi-Halkçı çatışmalarında. Ki her ikisi de Atatürk ilkelerindendir, ölümlerin “yetişir” boyutlara tırmandırılmasından dem vuruyordu paşa, şartların olgunlaşmasını bekledik derken.

Yine o yıllarda milliyetçilik ve halkçılık ilkelerini bir daha asla içinden çıkılamayacak algılara saplamak “onların” gerçek hedefi haline gelmişti.  Halkçılığın içine etnisiteyi, soktular. Sol duruş ve halktan yana tavır almak dediğinizde mutlak suretle sanki yurdun diğer bölgeleri yokmuşçasına “doğu ve güneydoğu anadolu çocuğu” edebiyatı yapmalısınız demekti bu.

 Milliyetçilik ilkesiyse üzerinde en fazla oynama yapılan ve deformasyona uğratılan ilkemiz olmuştur. Milliyetçilik sanki sağcılıkmış gibi vurgulandı. Nedeni, MHP’nin parti olarak sermayedardan yana tavır alması olarak gayet net açıklanabilir. Evet, tavanda işler böyle yürüyor ve birden bire hem de “sol”un tam karşısına koyuluyorsa elbette damgalanış şekli de “sağ” olacaktı. Ama gelin görün ki tabanda işler öyle yürümüyordu. Halkın ciddi bir çoğunluğu sağ ideolojinin ve ekonomik politikalarının ne menem bir şey olduğunu bilmeksizin kendini “ben sağcıyım” diye tanıtmıştır vaktiyle. Ancak gerçeklikle ilgisi yoktur. Siz hiç burjuva bir şehit ailesi gördünüz mü? Ben görmedim. Vatan savunması yapan ve hatta vatanı için ölen insan dünyanın neresine giderseniz gidin düşük gelir seviyesine mensup insanlardandır. En iyi ihtimalle orta sınıftandır. Ama asla burjuva değil… Onun evi arabası iyi bir işi falan yoktur. Vatan sevgisi vardır ancak. Çünkü işler karıştığında gidecek bir yeri yoktur ki… Varı yoğu vatanı-toprağıdır!.. Ve o insanlar asla sermayedardan yana tavır almazlar. Halkçılık yani olaylara sol tarafından bakmak doğal bir içgüdüdür onlar için.

İşte milliyetçilik ve sağcılığın birbiriyle uzak yakın bir alakasının olmaması böyle bir gerçektir ki, milliyetçiliğin içine, yine MHP’nin kuruluşundaki ana hedeflerden biri olan Türk – İslâm sentezinin sokulması durumu da demoglesin kılıcı gibi durur orada!..

Bir dönemin şartlarını “olgunlaştıranlar” bir değişik aktörlerdi velhasılı. Şimdi hepsi rahmete gitti. Ama bu aktörlerin cast ajanslar’ı yine aynı, yapımcılar aynı, ha bazı ilave yapımcılar var tabii filmin bütçesi yüksek! Çünkü tüm dünya izliyor ne de olsa. Sabah kahvesini yudumlarken geniş ekran tv’sinden izliyor hem de…

Birileri yine şartları olgunlaştırıyor. Şimdiki mevzu kürt – türk!’e indirgenmiştir. 35 yıldır pkk terörü olarak adlandırmaya elimizden geldiğince imtina ettiğimiz mevzu nasıl kürtlerin tamamını kapsar hale getirildi, biraz muhakeme kabiliyeti olan zaten biliyor durumu. Doğu ve Güneydoğu’da pkk’yı desteklemeyen kürt’ün cezası derhal infazdır meselâ. Pkk o basiretsiz idareciler sayesinde yaratmıştır o korku imparatorluğunu. Köy Enstitüleri’nin kapatılmasından sonra, başımıza sıra-sıra çöreklendirilen sözde yönetici toprak ağalarının, özenle güdmüş oldukları “Dövlet” politikalarından haberimiz yok demeyin sakın! Bilirim vardır. Ve o devlet o zaman da benim devletim değildi zaten. Şimdikinin de olmadığı gibi. Türkçe konuşan bir devletimiz, Atamız’ın ölümünden sonra hiç olmadı ki! HİÇ! Ama o rezil kadrolarını değiştirmek dururken durun şu devleti yıkalım da demedik hiç! Ki demeyeceğiz! Bir Hava Kuvvetleri mensubu pilot ağabey 90’lı yılların sonlarına doğru şöyle bir laf etmişti kulaklarımdan hiç gitmez: “Eğer ben şehit olursam askeri törenimi doğunun en ücra mezrasında yapın! Bura halkı hayatlarında belki de ilk kez DEVLET’i görsünler…” Bir de işin en dramatik yanı şudur ki, Doğu ve Güneydoğu’muzda ciddi oranda Türk nüfusu da mevcuttur.

Şu acı dolu günlerde elbette kürt dalkavukluğuna soyunmadım! Bilenler ne olup ne olmadığımı çok iyi bilir. Bilmeyenler yazılarımı okur öğrenir. Ancak demem o ki; bir tek kürt bile olsa masum, o vakit gidişatı belirlemek bakımından tam bir çuvallama olacaktır bizim için. Unutmayınız ki Türk daima tarihte belirleyici rolleri üstlenmiştir. Yine öyle olacaktır. Ve Türk uyanık, zeki ve bu niteliklerin izdüşümünde de daima sabırlılığıyla ve gerektiğinde son hamleleri yapmasıyla tarih sahnesindeki yerini almıştır.

Son günlerde feysbukta pkk’nın şehir uzantıları, her zaman olduğundan daha canhıraş yapmaktalar mağdur edebiyatlarını. Hem de akla izana sığmayacak yalanlara bulanmış bir biçimde. Suriye’de 2014 yılında ışid’in vurduğu sivillerin fotoğraflarından tutun da, bölgede ne kadar önceki tarihlere ve farklı olaylara ait fotoğraf varsa #cizredesivillerölüyor palavrasıyla sanki TSK sivilleri öldürüyormuş gibi servis ediyorlar ve harıl-harıl paylaşıyorlar bunları.

Şartlar olgunlaşırken kurt izi it izine karıştırılıyor yukarıda anlattığım sağ(?)-sol(?) mevzuunda olduğu gibi tıpkı.

Akp ve hdp’yi tv ekranlarında hep dalaşırken birbirlerine küfrederken falan görüyorsunuz değil mi? Peki İnanan var mı içinizde bu tiyatroya? Aman diyeyim inanmayın. Onlar “katır cilvesi” sadece. Bop sürecindeki kutuplaşma zaten hdp, akp ve 2011 itibarıyla y-chp haline getirilen partinin de yüksek katkılarıyla bir güzel yaratıldı. Mhp ne mi oldu? O bu sürecin farklı zaman ve mekânlarında yer ve görevler aldı ama son düzlükte, yani şimdi, kendisini değil tabanını kullanacaklar.

Geldik zurnanın zırt dediği yere! Bakın yukarıda milliyetçiliğin içine giren Türk-İslam sentezinden boşuna bahsetmedim. Çünkü siyasal islâmı kullanarak başımıza gelen akp belâsı, tıpkı gezi direnişinde Tophane Yokuşu’na İzmir’in Ankara’nın çeşitli semtlerinde elinde sopalarla sokaklara indikleri gibi, provokatif inişler, nihavent çıkışlar yapmaya başlamışlardır. Bu arkadaşlarımızın sosyo-ekonomik durumları nedir peki? Çok mu zenginlerdir bu insanlar? Hayır değillerdir. Makarnaya kömüre oylarını verebilecek denli iki lokma bir hırka’ya gark olmuşlardır. Ancak ne ki, onların da bu memleketten başka gidecek yeri yoktur. Ve bu olgu gereği vatanperver ve milliyetçidirler. İşte akp parti tavanından yönlendirilen bu taban “tekbir” ve “Allahuekber”lerle dışardan bakıldığında mhp tabanından gayet farksızdır. Ancak gelinen noktada akp tabanı yani aktrollerimiz, bilerek ya da bilmeyerek, hdp ve akp’nin kanaat önderliğinde, pkk’nın şehirlerdeki terör militanlarıyla karşı-karşıya getirilecektir. Aktollerin MHP tabanına lokomotif görevi görmesi gibi bir saçmalıkla burun burunadır yani memleket! Lokomotif karşı aktivistlere, MHP tabanının meze olması ya da edilmesi tehlikelidir!

Sakın yanlış anlaşılmasın. Bir şeylerin anti-çığırtkanlığı falan değil yapmaya çalıştığım. Sadece göstermek.

Ve hep şunu derim, aman ha başkalarının oyunlarında “figüran” olmayın! Kendi senaryonuzu yazın yönetin ve o sahneyi ele geçirin!

Çünkü o sahne bu pespayelerin sizi sürüklemek istediği beşinci sınıf bir pavyon sahnesi değil,

TARİH SAHNESİDİR!

Jale ALTUNEL

11. Eylül. 2015

Hiç yorum yok :