1 Mart 2012 Perşembe

DEĞİRMENDEREM

yeten yıllarmış yetmişler dedim, güldük
dümdüz bir yol ve iki yüz elli gram ayçekirdeği
henüz tuzu gözlerimizde yokken hani
her çakıl taşı ayağın deymediği 
ve gözden kaçan her bir körfez esintisi
ayraç yerine konan keşifleri
kiraz güzeli kızların.
bedenler şimdi hicaz taksimler mağduru, 
birer kap muhallebi yiyeceğiz, 
vanilya yerine gülsuyulu
ne iyi etti bazı dostlar gelmekle,
iletişim araçlarının canları cehenneme.
bulur muyuz dersiniz ararsak, 
sarsak ve umursamaz arşınladığımız sahilin
şimdi olmayan sonunu?
cesaret sözcüğünü kullanmıyorum bile
sardunya mavilerim, kiraz güzellerim
yarınıydık,  dünü olduk değirmendere'nin .
kokusundan tanıdığımız kuşları vardı 
açık uçuk mevsimlerin,
ya da aklımda öyle kaldı
tadını özledim kaşığa çarpıveren lüferlerin...
yüzleri de yüreğimde, sesleri de 
bütün zayilerin
bir ara sesleyin bana unuttuklarımı
yaşlılığıma falan da yormayın gözyaşlarımı.
bir ara anlatın bana dostlarım
bahçelerin yirmi dört saat nöbetteki o ortancalarını
mesela bir `kim` süzüldüğünde yanağımdan 
anımsatın hemen adını...
lodos öyle bir girerdi ki
evlerin ahşap pervazlı camlarından,
saatlerden zifir, 
garnizon sinemasının
son servisinin dönüş sesi, 
rüzgârın geri vokali
ve göğe uzanan kıpkırmızı rafineri,
onun öylesine güzeldi ki o sessiz sesi
yalnızca biz duyardık, öyle değil mi?
anlatın dostlarım
olmayan bir yol yeter mi 
bir kese kağıdı ayçekirdeğine
ve bizim sahil mahcup mudur şimdilerde
karşı sahile gözüktüğü haliyle?


"değirmenderem"
j.ak
1.Mart.2012


"kiraz yürekli, kadın dostlarıma"

Hiç yorum yok :