yıllarımızın
o parlak karanlığında
birdenbire gençliğimizden
ıradık,
ve savunurken
memleketi,
memleket nere
diye soranlarca karalandık.
kiralandık sonra
enikonu mesailere
bir tas
çorba için orsadan yelken açtık
kalemlerden
zehirli kurşunlar yağıyor
ve torunlar hortluyordu
gözler önünde
ve fazla mesailerle
bombalar atılıyordu
bütün değerlerimize!
ıralırken özgürlük,
bombalar patladı Irak’ta
orda can
verirken özgürlük,
rock müzik
patlıyordu burada.
Aktifleşmeye
yüz tutmuştu en pasif ibneler,
En pasif
yeşiller,
En pasif
romantik sosyalistler…
Cumhuriyet
Meyhanesi’nde dile gelse mezeler,
yolda
kaybettiğimiz yıllardan bahsederler
ve hangi
masada kimler sövmüş Türk’e
bir bir söylerler…
ad gününü koymuştu
onların
ardından baka
kaldık yılların
şimdi adını
bile anmam
sonradan
olma o ölü ressamın.
ve onu göklere
fırlatıp, üzerinden
bize havlayan
sözde sanatçıların.
yolda kaybetmiştik
yılları
çarpışıyorduk
ekmeğin
meydan savaşında
soydaşım can
çekişiyordu üstelik
şarkın şimali kıyısında!
pasif
aktivistler ne kadar zarif ve ince
çığlıklar
atıyorlar o sıra sokak kedileri ölmesin diye
gördün mü
sevgilim o yılları tam şurdan?
duydun mu hain
soluklardaki o keskin,
nefret ve
kin kokusunu?
İki üç tane
yüzleri vardı, hepsini gördün mü?
ve kardeşlik
diye pazarlanan kalleşçe ölümü…
kaç set
oynanırdı cephede ölüm maçı
kaç penaltı
bir gol sayılırdı boş arsada
beşlikten
gol ,kaç sayılırdı borsada
ve meclisin
binasında?
hain imamla
nikah kıymış,
ihanet zinasında.
yıllara ve duvarlara
çarpıyorduk
ıramış çocukluğumuzu
kanıyorduk her
defa, şehadet içiyorduk
ihanet aldı
götürdü, bütün değerlerimizi
ve satamadan
getirdi, yolda
kaybettiklerimizi!..
“mezeler
dile gelse”
j.ak
23.Ağustos.2015
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder