11 Eylül 2015 Cuma

BİR DAVAYI "DAVA" EDEN SANATTIR!



Çok uzun zaman önce ele geçirdiler köşe başlarını. Bu hangi parti başa geçerse geçsin bir devlet politikasıydı çünkü. Nasıl ki MEB ele geçirildi ve tarihten diğer derslere "onların" istediği gibi bir müfredata gark olundu, durum sanat sepet işlerinde de aynı garabet silsilesinde bugünlere geldi.
Önce sinemamızı ele geçirdi yorgolar, artinler, Tiyatrolara sıçradı sonra Türk düşmanlığı. Vodvillerde izledik Türk'ün aşağılanmasını ve hatta güldük bizi alçaltan sinsi senaryolara.

Sinemada Türk tarihiyle ilgili filmler hep en düşük bütçelerle en ucuzundan yapıldı. Hatta sonradan bu düşük bütçeli tarihi filmler "alay konusu" bile oldular. Hepbirlikte bunlara da güldük tabii.
Git-gide daha da tuttular köşe başlarını. En güzel mekanlar, en cafcaflı müzikholler pkk'nın şehir uzantılarına ait kürtlerin oldu. Oldurtuldu.

Artık 90'lara gelindiğinde iş iyiden iyiye belirginleşmişti. Bir de kafamızı çevirdik ki, bir "kürt hareketi"dir gidiyor. Hem de yanına en güçlü dava arkadaşı SANAT'ı almış...

Kürt mağduriyeti üzerine çevrildi filmler.
Kürt mağduriyeti üzerine yakıldı türküler.
Rock gitarın solosunda soslandı kürt ajitasyonu.
Ve fanzinlerde şiir oldu haymatlos edebiyatı.

Aynı fanzinlerde bayrak vatan ve millet küfür yağmuruna tutuldu post-modern edebiyatçılar tarafından.
Öyle iyi sanatçılar tanıyorum ki bu pespayelik karşısında susmayı tercih eden.
Konuşursak diyorlar, çıkacak yer bulamayız, aç kalırız. Düşünün durumun vahametini...

Bir de yaptıkları yazdıkları hiç bir halta benzemeyenler vardı 90'larda. Onlar bu hareketten yana tavır aldıklarında pohpohlandıklarını keşfedenlerdi. Baktılar burada iyi mama var, aynen o yoldan devam ettiler. Sonra ne mi oldu? Hani kendi yalanına inanma hastalığı vardırya, işte onlar o hastalığa tutuldular ve onların mevzuları hâlâ daha kürt mağduriyetidir.
Sözcük algısı neredeyse değişmiştir Türkiye'de. Hani hep yazılarımda retorik'ten dem vurarak, bir sözcüğün aklımıza getirdiği fotoğraftan bahsederimya... İşte köy denildiği zaman artık herkesin aklına doğu ya da güneydoğu anadolu'da bir köy geliyor. Hey gidi sinema sen nelere kadirsin!

Azınlıklar her daim davalarını çok kuvvetli bir dayanak olan "sanatla" yürüttüler. Sindiler nüfuz ettiler içimize. Türk'ün gişelere bıraktığı hasılatla yaptılar hem de bunu.

Ve hep şunu düşünüyorum; bu memleketin gerçek sanatçısı gerek susarak olsun, gerek emperyalizmin kuyruğuna payanda olmuşlara el vererek olsun bu topluma ne büyük kötülük ettiğinin farkına varacak mı bir gün bilmiyorum...

Sağlıkla,
Jale ALTUNEL 10. Eylül. 2015



Hiç yorum yok :