Bu yıl
yapılan genel seçimlere dönelim.
Pkk uzantısı
hdp elbirliğiye meclise sokuldu. Bu durum kaosu tırmandırmaya yönelik atılmış
ilk adımdı. Çünkü partiler arası koalisyona yönelik ver-kaçlar ve katır
cilveleri hiçbir sonuç vermeyecekti zaten. Erken seçim ihtimali cepteydi yani.
Neden? Çünkü hdp erken seçime kadar geçen zamanda kulakların alışacağı ve
meşrulaşacağı bir süreci, mağduriyetle bezenmiş bir biçimde yaşamalıydı.
Geçtiğimiz
yaz, Haziran’dan bu yana yaşanan tiyatro hem buna hizmet ediyordu, hem de
Suriye’de “yaşanacaklar” konusunda Türkiye’de bu “dört kafadarın” oluşturduğu hükümet
boşluğundan doğan durgunluk, küresel çeteye altın bir tepside ikram ediliyordu…
Rusya'nın hava ihlaline nato'dan
cevap gelmiş. Müttefiki Türkiye'yi "korumak" için gerekirse
Türkiye'nin güneyine asker yollayabilirmiş. Zurnanın
zırt dediği yerdeyiz şimdi.
Bugünkü patlama, Suruç’un ikinci ayağıydı. Tırnak arası sol
dedik, sözde sol dedik, toprak ağalarından solcu olur mu dedik, tüm dünyada
aynı solun adım-adım oluşturulduğundan bahsettik, ama kendimiz söyleyip
kendimiz dinledik ne yazık ki. Bir de baktık bizim sol; kâh, sponsorların
milyon dolarlık rock şenliklerinde, kâh sermayeyle kol-kola girmiş halay
çekmekte, kâh bir sarı sendikanın ardına takılmış sendikacılık oynamalarda 1
Mayıs’larda… Öyle romantik bir meze oldu ki sol, gidip Gezi Park’taki
ağaçlardan ve kuşlardan dinleyebilirsiniz, o derece… Ama ne var ki işte bu
romantizm genç insanlara hitap ediyor. Yeni yüzyılın emotional (emo, duygusal)
genci tüm dünyanın yükselen tirendi romantik sol’u çok sevdi!
Bugün de tıpkı Suruç’ta ve Diyarbakır’da olduğu gibi romantik
gençler bombaların önüne sürüldüler ve kurban edildiler. Milliyetçiliğe (ama
güya her tür milliyetçiliğe) karşı çıkanlardı ölenler ve onlar için “milli yas”
ilân edildi.
Nato, sınırda ve içerde tırmandırılan kan çanağından
yudumlamak üzere “barış gücü” adı altında Türkiye’ye girme hazırlığındadır
sözün özü. Bölünmenin başka bir şekilde olamayacağını en iyi bilenler
kendileridir zira.
Ve konu Doğu ve Güneydoğu konusu değil, Türkiye’nin
tamamıdır. İçerde ve dışarda ola-gelen kaynamanın nedeni budur.
Işid’den “komünistlerin” ölümüne sevinç çığlıkları gelmiş
hemen. İşte yine rövanşizm bulamacı “insaniyet” ekseninden servis ediliyor ve
bilinçaltımızla dalga geçiliyor. O yana bakıyoruz solla alakaları yok, bu yana
bakıyoruz islâmla alakaları yok. Adıyla alakası olmayan oluşumlar dünyası artık
bu dünya.
Barış mitingi adı altında yapılacak olan gösteri yürüyüşü
izinli bir yürüyüştü ve günler öncesinden biliniyordu öyle değil mi? Peki en
ufak bir mitingde bile miting alanına neredeyse kırk takla atarak en az 3 kez
arandıktan sonra girilebiliyorken, neden bu kez hiç arama yapılmamıştır?
Güvenlik sanki göz göre-göre es geçilmiştir. Kim geçmiştir peki? Elbette
hükümetin sorumluluğundadır bu iş. Hadi diyelim ki hükümet bu en kritik ve önemli
konuyu es geçmiş, yok saymış. Peki o gençleri oraya taşıyan stk’lar, disk kesk
gibi kurumların lider kadroları ne halt ediyorlarmış? Hiç mi sorgulamadılar
böyle önemli bir konuyu? Hele de çok yakın tarihlerde Diyarbakır ve Suruç gibi
hadiseler yaşanmışken? O insanları o güvenliksiz ortama nasıl bir
vurdumduymazlıkla sokabiliyorlar? Bu liderlerin de tıpkı oraya “barış”
nidalarıyla giden dürüh gibi hdp sempatizanı oldukları artık bilinen bir
gerçektir. Neydi onların bu denli “boş bulunmalarının” nedeni acaba?
Kutuplar yaratılıyor en zalim şekliyle.
Ama en tepede maalesef kutup mutup yoktur! Bu basit ilüzyonu
göremeyen çırpınmaya devam eder. O yaptı! Hayır beriki yaptı! Hayır şu yaptı!..
Hem hiç biri, hem de hepsi.
Durum hiç de karmaşık değil. O yakalamış, bu kesmiş, bu
pişirmiş, bu da yemiş işte…
Bugünü ve bugüne kadar olanları, salt pkk ve hdp ekseninde
okumaktan çok, daha geniş bir açıdan değerlendirmeliyiz.
Hedef Türkiye’dir ve “meclis” son 13 yıldır akp önderliğinde
kimlerin çanağına su taşıyorsa alayının ortak prodüksüyonunu izlemekteyiz.
Takım sporlarını izleyenler iyi bilir, savunmayı savunmak
perdeleme (screen)olarak adlanır. Bir de
bunun savunmayı hücum hattından iki kişinin yaptığı durumlar vardır. Buna da
ikili perdeleme (double screen) denir… Hızlı ve ezberlenmiş bir şekilde
yapılırsa savunma hattını dağıtabilir. Bu yüzden Atamız hattı değil, alanı savunmuştur.
Ki o alan tüm vatan demiştir.
Alan savunmasına çekiliyoruz dostlar. Vaziyet-i ahvalin
tercümesi budur kısaca!
Sağlıkla,
Jale ALTUNELL
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder