2 Eylül 2012 Pazar

tek derdimiz düşlerimiz olsa


her zaman oturduğumuz yere girdim, bir spor çantayla
ve tıka basa dolu, ağırdı çanta
...

protesto dönüşü ben önde sen arkada,
koşuyorduk polis korteji arasında
tek derdimiz vapuru kaçırmak olsa
koşmazdık belki
...

iyi gördüm seni, bir ağlama nöbeti sonrası
yemek yediğini söyledin elinde ipekli
kenarları iğne oyalı bir eşarpla...
“bu, tanınmamak için” dedin
“sokağa çıktığımda!”
kimi uykular karadır bilirsin kapkara
keşke dedim, keşke bilip gelseydim yanına
kimi uykular uyanıkken uyunur derdik.
tek derdimiz düşlerimiz olsa,
öyle hızlı yürümezdik!
...

yükü hafiflemiş bir çanta,
kurumuş çoktan içindeki terli forma
sanırım almadım, bıraktım onu orada
çıkarken seninle, sevinçle ve kol kola.
döndün de selâmlaştık mı,
gittin de vedalaştık mı bilemedim.
her iki durumda da çünkü
kavranır eller ve sarılır gözler.

“tek derdimiz düşlerimiz olsa”
j.ak
1.Eylül.2012

Hiç yorum yok :