1 Haziran 2013 Cumartesi

SAHİPLER VE KANAAT ÖNDERLERİ - II



Kanaat önderliği yapan siyasiler halk hareketinin altında kalmışlardır!
Bizler al beyaz Bayrağımız’ın, altında, bu totaliter rejime, emperyalizme, yağmaya, kapitalizme, faşist diktatörlüğe karşı birleşmekteyiz ve bu vatanın gerçek sahipleri olarak söz söyleme hakkımızı lâyığıyla kullanıyoruz ve kullanmaya da devam edeceğiz!
Bu bir halk hareketidir. Etnik, mezhepsel ya da siyasal hiç bir ayrım olmaksızın!  
Alanlara adeta nöbet değişimi yapar gibi akın akın yağıyoruz. Cumhuriyet Mitinglerinde halk ilk kez sokaklara dökülmek gibi bir refleksi kazanmıştı. Ancak o hareket derhal manipüle edilmiş, insanların inancını güvenini kırmak üzerine oynanan oyun, bir anlamda başarı kazanmıştı. Bu duruma çanak tutan o e-muhtırayı unutmayın unutturmayın!
Şu anki durum, sadece lastik değişimine mi yarayacak, yoksa değişimden sonra gelecek olan siyasiler, böyle bir refleksi kazanmış olan halk karşısında kendilerine çeki düzen vermeyi akıl akıl edebilecekler mi?
Arap ülkelerinde olup bitenleri ve BOP çerçevesinde yapılması düşünülen değişimi düşününce aklıma ilk gelen polisin şiddeti daha da artırması ve hatta halkın “aynı türden” verebileceği yanıtların ihtimali.  Bunu polis kendisi provoke ederse durum içinden çıkılmaz bir hale gelir ki istenen bunun ta kendisi midir göreceğiz.
İyi şeyler düşünmek istiyorum. Ama aklım yüreğim büyük resme takılı.
Ortadoğu'da yapılagelenler ortadayken, füze kalkanları memlekete yerleştirilmişken, Suriye sınırı PYD terör örgütünün kampı haline gelmişken, üslerimizde Alman Amerikalı Nato askerleri cirit atarken, bu halk hareketinin AKP'yi devirip yerine "yenisini" getirmesi gibi bir işe yarayacağını düşünmek gibi bir seçenek de yok değil. Ama bu seçenek bana hem çok safiyane hem de  işlevsiz geliyor.
İyi şeyler düşünmüyor değilim.
Bu halkı yani bizi küçümseyen aydın geçinenlere çatıp durmuşumdur yazılarımda. Umutlarım bu dip dalgasının tusunamiye dönmesi ve yapılmış herşeyi silip süpürmesine dair... Ama bu da tek başına olabilecek bir şey değil. Küresellerin kurallarını ve bu işbirlikçilerin onlarla beraber yaptıklarını tanımayacak bir iradenin masaya yumruğunu vurması gerekiyor. İşte olması gereken ya da benim devrim hayalim budur.
Yoksa AKP gitmiş diğeri gelmiş, Ayşe gelmiş Fatma gitmiş ne fark edecek ve ne değişecek ki? Alkol serbest olur, yaşam biçimimizde serbest oluruz. Ama nedir? Aynı serbesiteyle küresellere lokma olmayı sürdürürüz ancak…
Satrancı andıran stratejik bir oyun oynanıyor.
Gezi Park’taki direniş, önce medyaya yansıtıldı hemen. Yani Silivri’deki yüzbinleri görmeyen duymayan televizyon kanalları bu konuya mal bulmuş mağribi gibi atladılar. Peki sonra ne oldu? Bu kez Gezi’yle ilgili haberleri kısıtlamaya başladılar. İktidar işine geldiği gibi yorumladı ve aynen o şekilde öttürdü papağanlarını. İktidar borazanları ölümlerden yaralananlardan hiç bahsetmeyip, halkın bu büyük kalkışmasını küçülttükçe küçülttüler. Derken haberler bir anda kesildi… Allah Allaaah (cc) Ne oldu da kesiverdiniz hani veriyordunuz? Ne oldu? Ben söyleyeyim ne oldu, polisin şarjı, gaz bombası, faşist saldırıları karşısında halk yılmadan, ölmek pahasına orada durdu. Her geçen saat  sel gibi oraya akmaya devam etti, emperyalizme, faşist diktatörlüğe karşı sloganlarını sertleştirdi.

Elbette iktidar borazanları bunları verecek değillerdi...
Şimdi bunu ancak tek bir şekilde okuyabiliyorum. Hesaplar tutmadı. Yani amiyane tabirle yemedi. Uymadı, tüm hesapların plânların, stratejilerin altında kaldılar. Hepsi hem de. Amerikan Büyükelçisi buna dahildir. Kendisi bir anda söylem değiştirdi, ben eminim ki mal bulmuş gibi olaya atlayan büyükelçi bile en başında ağzını açtığı için bin pişman oldu. Zira Çılgın Türkler oyunlarını bozdu. Bu tusunaminin önünde hiçbir güç duramasın!
Olaylar henüz başlamamışken yazdığım yazıda insanımızın örgütlülük adına karambol bir şekilde bunu sadece sosyal paylaşım sitelerinden yapabildiklerini söylemiştim. Olayın üzerinden saatler geçince en fazla popülasyonu barındıran sosyal paylaşım sitelerine girişler engellendi. Ancak ne var ki teknolojik bir çağdayız. Derhal engellemeye karşı programları herkes yükleyiverdi.
Şu aşamadan  sonra, provokasyonların ve her tür siyasi manipülasyonun bastırılabilmesi ve uyanık olunması gerekmektedir.

J.AK
1.Haziran.2013a




Hiç yorum yok :