Kanaat önderliği yapan siyasiler halk hareketinin altında kalmışlardır!
Bizler al beyaz Bayrağımız’ın, altında, bu totaliter rejime,
emperyalizme, yağmaya, kapitalizme, faşist diktatörlüğe karşı birleşmekteyiz ve
bu vatanın gerçek sahipleri olarak söz söyleme hakkımızı lâyığıyla kullanıyoruz
ve kullanmaya da devam edeceğiz!
Bu bir halk hareketidir. Etnik, mezhepsel ya da siyasal hiç bir
ayrım olmaksızın!
Alanlara adeta nöbet değişimi yapar gibi akın akın yağıyoruz.
Cumhuriyet Mitinglerinde halk ilk kez sokaklara dökülmek gibi bir refleksi
kazanmıştı. Ancak o hareket derhal manipüle edilmiş, insanların inancını
güvenini kırmak üzerine oynanan oyun, bir anlamda başarı kazanmıştı. Bu duruma
çanak tutan o e-muhtırayı unutmayın unutturmayın!
Şu anki durum, sadece lastik değişimine mi yarayacak, yoksa
değişimden sonra gelecek olan siyasiler, böyle bir refleksi kazanmış olan halk
karşısında kendilerine çeki düzen vermeyi akıl akıl edebilecekler mi?
Arap ülkelerinde olup bitenleri ve BOP çerçevesinde yapılması
düşünülen değişimi düşününce aklıma ilk gelen polisin şiddeti daha da artırması
ve hatta halkın “aynı türden” verebileceği yanıtların ihtimali. Bunu
polis kendisi provoke ederse durum içinden çıkılmaz bir hale gelir ki istenen
bunun ta kendisi midir göreceğiz.
İyi şeyler düşünmek istiyorum. Ama aklım yüreğim büyük resme
takılı.
Ortadoğu'da yapılagelenler ortadayken, füze kalkanları memlekete
yerleştirilmişken, Suriye sınırı PYD terör örgütünün kampı haline gelmişken,
üslerimizde Alman Amerikalı Nato askerleri cirit atarken, bu halk hareketinin
AKP'yi devirip yerine "yenisini" getirmesi gibi bir işe yarayacağını
düşünmek gibi bir seçenek de yok değil. Ama bu seçenek bana hem çok safiyane
hem de işlevsiz geliyor.
İyi şeyler düşünmüyor değilim.
Bu halkı yani bizi küçümseyen aydın geçinenlere çatıp durmuşumdur
yazılarımda. Umutlarım bu dip dalgasının tusunamiye dönmesi ve yapılmış herşeyi
silip süpürmesine dair... Ama bu da tek başına olabilecek bir şey değil.
Küresellerin kurallarını ve bu işbirlikçilerin onlarla beraber yaptıklarını
tanımayacak bir iradenin masaya yumruğunu vurması gerekiyor. İşte olması
gereken ya da benim devrim hayalim budur.
Yoksa AKP gitmiş diğeri gelmiş, Ayşe gelmiş Fatma gitmiş ne fark
edecek ve ne değişecek ki? Alkol serbest olur, yaşam biçimimizde serbest
oluruz. Ama nedir? Aynı serbesiteyle küresellere lokma olmayı sürdürürüz ancak…
Satrancı andıran stratejik bir oyun oynanıyor.
Gezi Park’taki direniş, önce medyaya yansıtıldı hemen. Yani
Silivri’deki yüzbinleri görmeyen duymayan televizyon kanalları bu konuya mal
bulmuş mağribi gibi atladılar. Peki sonra ne oldu? Bu kez Gezi’yle ilgili
haberleri kısıtlamaya başladılar. İktidar işine geldiği gibi yorumladı ve aynen
o şekilde öttürdü papağanlarını. İktidar borazanları ölümlerden yaralananlardan
hiç bahsetmeyip, halkın bu büyük kalkışmasını küçülttükçe küçülttüler. Derken
haberler bir anda kesildi… Allah Allaaah (cc) Ne oldu da kesiverdiniz hani
veriyordunuz? Ne oldu? Ben söyleyeyim ne oldu, polisin şarjı, gaz bombası,
faşist saldırıları karşısında halk yılmadan, ölmek pahasına orada durdu. Her
geçen saat sel gibi oraya akmaya devam etti, emperyalizme, faşist
diktatörlüğe karşı sloganlarını sertleştirdi.
Elbette iktidar borazanları bunları verecek değillerdi...
Şimdi bunu ancak tek bir şekilde okuyabiliyorum. Hesaplar tutmadı.
Yani amiyane tabirle yemedi. Uymadı, tüm hesapların plânların, stratejilerin
altında kaldılar. Hepsi hem de. Amerikan Büyükelçisi buna dahildir. Kendisi bir
anda söylem değiştirdi, ben eminim ki mal bulmuş gibi olaya atlayan büyükelçi
bile en başında ağzını açtığı için bin pişman oldu. Zira Çılgın Türkler
oyunlarını bozdu. Bu tusunaminin önünde hiçbir güç duramasın!
Olaylar henüz başlamamışken yazdığım yazıda insanımızın örgütlülük
adına karambol bir şekilde bunu sadece sosyal paylaşım sitelerinden yapabildiklerini
söylemiştim. Olayın üzerinden saatler geçince en fazla popülasyonu barındıran
sosyal paylaşım sitelerine girişler engellendi. Ancak ne var ki teknolojik bir
çağdayız. Derhal engellemeye karşı programları herkes yükleyiverdi.
Şu aşamadan sonra, provokasyonların ve her tür siyasi
manipülasyonun bastırılabilmesi ve uyanık olunması gerekmektedir.
J.AK
1.Haziran.2013a
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder