kalemlerin mürekkebi usluydu,
şiirdi, Truva'nın dokuzuncu katındaki şehir.
etniğe ve süt tozuna karışırken yalan,
kıta sahanlığı fırtınada bir bardak suydu
ya da bir bardak suda fırtına falan.
bölge siyasetiyle başladı talan
tam deniz ticareti diyordu duvarda zaman,
o sıra mitolojik kahramanları ezbere biliyorduk
İç batı Anadolu'dan.
kalemimizden aşk akıyordu
masmavi ve dengesizce hani,
sagapo sesleriyle sirtaki yapıp
tabak kırıyordu
pahalı restoranlarda burjuva eliti!
ve arabesk türkücü kadınını dövüyordu
maço ve öfkeli.
kalemlerden aşk akıyordu aşk
mürekkep ki, kadın kanı
zaten küfür malzemesi değil mi a canım
şu bizim analık organı?
açılalım dedik bir beyin sarsıntısıyla
misak-ı milli'nin dışındaki doğuya
çünkü dört bir yanımızda
örülüyordu kin seddi
yükselen jeopolitik duvarlarıyla!
etniğe sütlüye karışmazdık hiç oysa
Bektaşlar ve Pir Sultanlar diyarında...
yükseldikçe seddin duvarları,
en sinkaflı küfürleri yazdı üzerine
batının davarları.
aşksa kalemlerin içinde saklı kaldı,
ki mürekkebi,
kadın kanı!
"kin seddi"
j.ak
11 Mayıs, 2017
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder