21 Eylül 2017 Perşembe

DİNCİLEŞMEYE EKONOMİK YAKLAŞIM

Türkiye'deki liberal ekonomiye geçiş süreci kayıt dışılığı da beraberinde getirdi. 
Göçmen işçiler işte bu kayıt dışılığın amortisörü oldu. 


En çok Türkistan'dan gelmektedir bu kayıt dışı işçiler ve kullanılmaktadır.
Peki Türkistan'daki eğitim dinci bir eğitim mi yoksa laik bir eğitim mi? Yüzde yüz laik. 


Türkiye'deki dinci eğitimle beraber yürütülen karşı devrim sonucu oluşacak olan dincileşmeye Türkistan'dan ve Gürcistan'dan gelen göçmen işçiler ayak uydurabilir mi? Hayır asla. Zaten pek çoğu da Türkiye'deki işvereninden daha eğitimli! 


Biliyoruz ki Amerika'nın Afganistan'a girme planları var. Hala hazırda Türkiye'de var olan Suriyeli (müslüman din kardeşleri/miz) arapların yanı-sıra Afganistan'dan da Türkiye'deki dincileşmeye gayet rahat ayak uydurabilecek olan Afgan mülteciler geleceklerdir.


Peki Türkistan'dan (Orta Asya'dan) gelen göçmenler nereye kaçacak? Tabii ki Rusya'ya...


Zaten bu durum hem Türkiye'nin Türkleşmekte olmasından rahatsızlık duyan etnik azınlıkların ve Türkiye yönetiminin, hem siyasal islamlaşmamızı isteyen Amerika'nın, hem de Orta Asya'yı hala daha arka bahçesi olarak gören Rusya'nın işine gelen bir durumdur.


***

Türkiye'deki dincileşme sürecinden en çok etkilenecek olanlar, kuşkusuz Azerbaycan'dan gelen göçmen işçiler olacaktır. Mezhep farklılığı gözetilecek çünkü.

Ama gelin görün ki laik eğitim almış Orta Asyalı göçmen işçilerin ve Azerbaycanlı göçmenlerin yapabildiği işleri ne suriyeliler, ne afganlılar ne de bangladeşliler yapabilir...

Hal böyleyken bir bakalım bu soydaş göçmenler hangi sektörleri ayakta tutuyor hatta kalkınmalarında kaldıraç vazifesi görüyor...

1- Tekstil
2- Tarım (Fındık-zeytin)
3- Dericilik
4- Hizmet.

Rusya'da "kendi tekstilini giy" şeklindeki söylem artık neredeyse sloganlaşmış bir cümle. Demek ki Rusya'nın tekstili elimizden çalma ihtimali yükseliyor.

Tarım deseniz Karadeniz'deki fındık üreticisinin vaziyeti ortada. Zeytinden ise bahsetmek dahi istemiyorum. Ağaçlarımız katlediliyor gün be gün... 

Hizmet sektöründe de şöyle diyeyim, bir suriyeli'ye sipariş verecekseniz sabah erkenden kalkıp siparişinizi öyle verin derim. Öğle ya da ikindi civarı verdiğiniz siparişi getirebilir... Ehlen ve sehlen yani.

Dericilikte ise pahalı işgücü devreye girmek zorunda kalacağı için yerli üreticinin dış pazarla rekabet gücü bitecektir. Bol bol deri giyiniriz artık iç pazarda destek vermek için...

İşte böyle...

Dincileşmek öyle kolay iş değilmiş aslında değil mi?

Ya da yeni Türkiye merdiven altı üretimden merdiven altı tüketime geçer ve olanla idare ederiz... 

Bak farkındaysan devrim mevrim demedim.
Zira neyleyim turuncusunu?


Jale ALTUNEL
21 EYLÜL.2017


Hiç yorum yok :