23. Haziran. 2021
24 Haziran 2021 Perşembe
Tepegözler
20 Haziran 2021 Pazar
bu yüzden
Mavi mavi bakan
Kahverengi gözleri vardı anıların
Ve sanrıların,
Gerçeklikten kopuk öyküsünü
Çoğaltırmış bazen beyin
İzinde koşarken
Zihin sundurmasının.
Herkes kopmuş bağrından
Artık nesnel olanın
Ama umudu toktur bilirsin
Her dem hayal olanın
Ve bir bakarsın,
Onun öyküsü tek satır,
Seninki kırk katır.
Bu yüzden dostum,
Sırf bu yüzden,
Milyon dolarlık
Para babalarının,
Aç bilâç kalkar sofrasından
umut.
Sonra,
Kavgaların bittiği yerde
Görürsün kendini -upuzun-
Yedek kulübesine alırsın hırsları
Maç sonu.
Bir gram ter yokken ruhunda,
Ve hayallerin delik pabuçlarıyla
Koşarsın dimdik gerçek oyuna.
Gerçek bizim
Gerçek bizim!
Zincifre kırmızısı,
Sarı turunç yaprakları
Su verilmiş kızgın çelik
Kasım’ın sonbaharı
Od verilmiş bir uçsuzluk
Memlekete bakışları.
Derelerin toynakları
Taş acıtan oymakları
Can çekişen toprakları
Bizimdir canım bizim
Koşacağız doludizgin
Bu hayalin
Yalın ayaklarıyla.
j.ak
"bu yüzden"
bir ellinci yıl marşımız vardı
12 Haziran 2021 Cumartesi
Türk yayı
sağlaması şimdi
tüm siyasi kavgaların Marmara.
karanlık patladığında,
bir biz vardık,
bir de dans eden yunuslar
kıyıda.
en çelimsiz yerindeydik yine gecenin.
ve trajedinin,
komediye dönüşünü izliyorduk
Sarayburnu’nda.
İngiliz gemisi yine iş başında.
bilir misin gülüm
en çelimsiz yeri bu bedenin,
zarif bir Türk yayıdır aslında
öyle narin, öyle ince.
altında boynuz,
üstünde toynağından çıkma
mübareğin,
iplik iplik ayrılmış
iki kirişe dümen taranmış,
aşil tendonları.
öyle bükülür
öyle ezilir ki beden,
tersine kuvvetle ger de bir gör
hiç ses etmez,
hiç kırılmaz.
derken,
o bükülmüş bedenin
kirişinde bir ok belirir birden,
bilinmez
hangi Çanakkale türküsünden
hangi dereden,
hangi tepeden...
“Türk yayı”
j.ak
11.Haziran.2021
11 Haziran 2021 Cuma
Teos şehrindeki zeytin ağacıma

4 Mayıs 2021 Salı
2020'LER
2020'ler...
29 Mart 2021 Pazartesi
çürük yeke
yama tutmayan
bir iç lastik
delinmiş
ruhlarımız
bir hiç giydirildi
bizim
caddelerimize, sokaklarımıza
gayet
otantik
hamdı
madde, fakirdi ülke
oysa kendinden
ekoseliymiş
siyah
beyaz mantık
üstelik;
göz
alabildiğine sahte ve sentetik.
yelkensiz
bir şiirin
kürek
mahkumlarıydık İstiklâl’de
su
katılmamış aforizmalar olduk
sahilde, Maltepe’de
sonra ham
maddesi kırılırken
sertlikten
en
değerli mücevherimizin,
eğile
büküle, domala dura,
bir türlü
kırılmadığını gördük
değersiz plastiklerin.
ve yelkensiz
bir şiirin
kürek
mahkumlarıyız hâlâ
çürümüş
yekesini de gördük
mürid serdümenlerin.
“çürük
yeke”
j.ak
29. Mart.
2021
3 Şubat 2021 Çarşamba
ÖLÜMLE KORKUTUP SITMAYA RAZI ETMEK
Hikâyedeki ölüm; şeriat,Sıtma ise memleketin bölünmesidir...1- Boğaziçi Üniversitesi'ne bir rektör atanır. Öğrenciler bu rektörü beğenmezler ve eylemleriyle protesto ederler.2- Eylemler sırasında dini unsurlar "Kâbe" provoke edilir.3- Bu provokasyonun cevabı gecikmez ve Kâbe'ye hakaret içeren provakasyona tepki gösteren AGD Boğaziçi’nde eylem yapar. "Hiç bir özgürlük dine saldırma hakkını veremez. "Hak Hukuk Adalet milli görüş SAADET" sloganlarıyla coşarlar.
![]() |
2. Şubat 2021 |
Boğaziçi eylemleri adeta DHKPC-PKK gibi bölücü unsur ve isimlerin şovrumu durumundadır.Oysa çok değil üç beş sene önce aynı Boğaziçi, türbana özgürlük mitingleriyle çalkalanmamış mıydı? Aynı Boğaziçi'nin platformları tüm atamaların bir kişinin dilinde olacağını çağıran referandum için "yetmez ama evet" kampanyalarına katılmamış mıydı? O yıllarda Fetullah Gülen örgütünün Boğaziçi Üniversitesi'nde nasıl yuvalandığı herkesçe malumdur.
Öte yandan dinci örgütlerin eylemleri yanıbaşımızda 1979 İran İslâm Devrimi'ni anımsatmasından dolayı, laik demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne rejim tehtidi ve tehlikesi oluşturmaktadır.
Bu tiyatrolar kim bilir kaç kez sergilendi bu ülkede artık sayısını unuttuk. Kamuoyunun tepkileri bu iki grup arasında, ya birinden ya da diğerinden yana olmaya mıhlanmıştır her daim.
Ama bir de bakıyoruz, koskoca Boğaziçi Üniversitesi, Anayasa'nın ilk dört maddesinden "Vatanın bölünmez bütünlüğü"ne ve "Üniter yapısı"na dil uzatanların kanaat önderliğinde rektör protestosu eylemleri yaparken, karşıt grup olarak çıkan dinci grup, yine Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan "Laik demokratik bir hukuk devleti olan Cumhuriyet" rejimine saldırılarıyla bilinen kanaat önderleri tarafından tetikleniyor.
Yani kamuoyunun da işi zor. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık.
Bu millet ya artık tükürmemeyi öğrenecek ve sakalı da bıyığı da kesip atacak, ya da beş yaşında bir çocuk zekâsıyla önüne ne konuyorsa birinden birini seçip helâk olacak.
Atatürk ilke ve devrimlerinin bunca sulandırıldığı bir atmosferde, biz yine de onun önümüze çizdiği yola bakmak zorundayız. Başka çıkış yolumuz yok. Şeriat özlemiyle yanıp tutuşanlarla da, bu ülkeyi bölmek isteyenlerle de hiç işimiz olmaz, bundan böyle de olmayacak.
Amerika'da demokratların yeniden iş başına gelmesiyle, vatanı bölmek isteyen ve aküsü boşalmış BOP artıkları bir anda şarja takılmış gibi canlanıp dirildiler yeniden. Ve Boğaziçi Üniversitesi'ni bu emellerine alet ettiler. Ola ki Robert Kolej devamı gibi olan bu Amerikancı üniversite'de biz daha önce gerici ve bölücü faaliyetleri pek çok kez görmüştük. Şaşırmıyoruz o yüzden. Üstelik servis ettikleri "yukarı doğru bakan kız" fotoğrafının da 2019'da feminist eylemler sırasında çekilmiş bir fotoğraf olduğu ortaya çıktı.
![]() |
8 Aralık 2019 tarihinde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından Şili Kadın Hakları adına düzenlenen Las Tesis İstanbul eyleminde çekilmiş." https://t.co/QGNeiPxjAx |
Şeriat özleminde olan gruba ise dikkatle bakma gereği görmüyorum. Zira bu heyulâ ve tantana incelikle düşünülmüş bir paslaşmadan ötesi değildir. Geçmişte 1. ligde basketbol oynamış biri olarak bunun iyi bir asist olduğunu söyleyebilirim. Ama işte, öyle bir oyun kurucu, öyle bir forvete asist yaptı ki yine, dostlar başına.
Bana bakın hele ey oyun kurucular, forvetiniz öyle dengesiz koşuyor ki, o golünüz OFSAYTA düşmeye mahkum. Ve o golü siz oyun kurucuların atması da olanaksız;
ÇÜNKÜ BU MEMLEKETİN DEFANSINDA KEMALİSTLER VAR! Yavaş gelin toslarsınız!
JALE ALTUNEL
30 Temmuz 2020 Perşembe
ANUNNAKİLER UZAYLILAR MASKELİLER ve YENİ DEMİRPERDE
Oysa herkes karantinadayken inşaatta, yolda, çöp toplamada, kanalizasyonda, madende ve daha aklıma gelip de sayamayacağım kadar pek çok sektördeki işçi, sokaklardaydı ve çalışıyordu. Hatta bu işçilerden kimileri, güvenli çalışma koşulları sağlanmadığı için hayatını yitiriyordu. Tüm bunlar gözlerden kaçırıldığı gibi büyük ihtimalle ölüm sebepleri de covit-19 olarak kayıtlara geçirildi.
Onlar özel araçlarıyla şehirlerarası,
özel uçaklarıyla uluslararası seyahat edebiliyorlar...
Şimdi uçuşlar falan açıldı tabii. Ama fakirler ayakaltından kalkmış, kaldırılmış oldu. Kimse şu keriz silkeler gibi atılan “eşitlendik” palavrasına inanmasın. Yok, öyle bir şey. Peki ya ne var? Anunnakiler var meselâ, sonra uzaylılar var, astroloji ve hangi gezegenin hangi gezegenle ters açı yaptığı var, ay ve güneş tutulmaları var, mitolojik efsanelerin tarihi gerçeklerle bezendiği Şahname gibi dev bir eserin yalan yanlış aktarıldığı tarih programları var, sonra üzerinde kendi şahsiyetinizi yansıtabildiğiniz maskeleriniz bile var. Kedili, fareli, köpekli, tavşanlı, cicili ve de bicili... Fukara avuntusu gibi tam. Karbondioksitimi bile kendime özel solurum diyenler için özel olarak imal ediliyorlar. Görün ne kadar şanslıyız. AMON!
Üstelik tüm dünyada, iki lokma aş peşinde koşan göçmen işçiler de böylelikle halı altına süpürülmüş oldular. Fransa'da başlayan sarı yelekliler hareketi bir yanıyla, işlerini ellerinden alan göçmen işçilere karşı organize edilmiş başlangıcıydı bu senaryonun. Covit-19 bahanesinin ikinci, üçüncü ve daha nice bilmem kaçıncı dalgasında sörf yapmaya devam edeceğiz bilmiyoruz. Sanıyorum üçüncü paylaşım savaşı sona erene kadar sürecek gibi görünmekte bu Yeni Demirperde Dünyası palavrası.