tek bir gözden gösterilirken hayat
ya da
tek göz odalara hapsolmuş ve
anlamını yitirmişken özgürlük,
günleri sayarak,
sayılarıyla oyalanmak takvimlerin
ve zaman cellatlarını
kutsayan alkışları
bütün yıl dönümlerinde yaşayarak,
bütün yıl dönümlerinde yaşayarak,
bırakacağız sevdalarımızı
çıkamadığımız üçgenlerin içinde
belki de...
nehir yatakları bile
bomboştu artık bütün benlerde
ve iklimleri kurumuş,
o sahte pespaye
gövde gösterilerinde.
öyle bir indiriyordu ki tipi,
acıtan aşıklar gibi,
toprağın damarlarına
ve bütün yaralı yârlarına.
ne benler kalacaktı
çığ tutmuş yüreklerden geriye,
ne de ayrı sevdalar...
çağlasa artık yataklarında
çağlasa ırmaklar,
çağlasa ırmaklar,
kavuşurken selâmını getirse
yüksek dağlarından diyarın
ay yüzüyle ayna, gencecik bir
ihtiyarın !
ay yüzüyle ayna, gencecik bir
ihtiyarın !
bir söze ve tek bir göze hapsoluşlar,
yer altındaki tüm kötü tanrılarla
el ele vermiş,
el ele vermiş,
şu inatçı yok oluşlar.
ve tüm yokuşlar;
haykırırken laneti,
haykırırken laneti,
günâhların adları artık,
kara bir kedi melâneti.
bir can sesi bekler budağımda
her bir ben...
her bir ben...
ve dudağımda,
bütün türkülerden bir dem,
her taşı ayrı düşer iklimlerin,
şimdi hepsi bir nefes ağırlığında
şimdi hepsi bir nefes ağırlığında
ve bir tan telaşında,
en batıdan en doğuya...
"sefer-i hasarda `ben` "
j.ak
08.Haziran.2011
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder