9 Ekim 2012 Salı

"Dünya değişiyor, sen ben değişiyoruz şekerim!"


Geçen sene hani şu bir gecede alınan kararlardan biri alındı. Kanun Hükmünde Kararnameyle Milli Eğitim’in millî olan tüm değerleri yok edilmek için, Atatürk İlke ve Devrimleri’ne bağlı yurttaş yetiştirmeyle ilgili madde tarihin karanlık sularına gömüldü.

Bu yıl derhal kollar sıvandı ve hazır iş bu hâle gelmişken 4+4+4 denilen eğitim modeline geçildi. Seçmeli dersler, hacılar hocalar derken bir de 66 aylık bebeleri annelerinin koynundan söküp alma telâşına girildi. Doğrusu bu geçişlerin bu kadar alelacele olabileceğini düşünmemiştim. Hazmettirilmeye çalışılır sanmıştım, oysa lokmalar, yine ağzımıza, burnumuza yutkunmamız bile beklenmeksizin tıkılıyor.

Geçen yıl bu konuyla ilgili yazdığım bir yazıda, Atatürk İlke ve Devrimleri’ne bağlı yurttaş yetiştirme maddesinin KHK ile kaldırılmasının önümüzde bir engelden çok, çocuklarımıza “Atatürk’ü doğru anlatabilmek” için iyi bir fırsat olduğunu söylemiştim… Baktım ki bazı yazarlar “Çocuklarınıza Atatürk’ü anlatın!” gibisinden çağrılar yapmaya başlamışlar. Bir GÜNAYDIN daha borcumuz olsun…

Değişim olmalı esasen. Şener Şen’in baş rolünü oynadığı muhteşem bir film vardı hani. “Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni” diye. Orada Şener Şen’in bir repliği vardı; “Dünya değişiyor, sen ben değişiyoruz şekerim” diyordu… Vallahi bizim memleket de durduğu yerde durmuyor uçuyor mübarek değişmek ne kelime!

Harp Okulları’na önümüzdeki yıldan itibaren, İmam Hatip mezunlarını da alacaklar misâl…

Tabii hay hay buyursunlar girsinler... Ama benim şu kötü işleyen aklım yok mu?!

Hemen bugün okuduğum bir habere dikkat kesildim ister istemez. Haberde deniliyor ki, memurlara hem müjdeli, hem de üzücü haber… Allah Allah(?) deyip okudum nasıl bir müjde bekliyormuş memurlarımızı ve niçin üzüleceklermiş diye…

Esasen bizi yönetenler öyle mükemmeliyetçi öyle çalışkan, öyle ince eleyip sık dokuyan kişiler ki; İşini doğru lâyığıyla yapana zamlı tarifeler uygulanırken, işini iyi yapamayan (neye göre kime göre belirtilmemiş) memur, memuriyetten şutlanacakmış,mış…

Harp Okulları ile ilgili komplo teorim şudur; Bir süre sonra bu okullara İmam Hatipli olmayanları almayacaklar. Ya da bir süre sonra İmam Hatipli olmayanlar parmakla gösterilebilecek bir azınlık haline dönüşecek.

Bunca gidişata baktığımda şu 4+4+4’le ilgili de bir komplo teorim daha yok değil.

Şimdilik 12 yıl zorunlu eğitim olarak görünen bu sistemin zaman içerisinde İlk, orta ve lise olmak üzere üç kademeyle adlanarak dileyen ailelerin kız çocuklarını 4 yıllık ilk okul dönemi sonrası “bazı koşullar altında” okuldan alabilmelerinin önünün açılacağını düşünüyorum açıkçası. Zira 5.5 yaş+4 yıl eşittir dokuz (9)... Hani Hz. Aişe’nin Hz. Muhammed tarafından resmen haremlik olduğu şu malûm yaş…

O’nun (Hz. Muhammed’in) yaptığını yapmak, dînen sünnet olarak nitelenmektedir bilindiği üzere.

Neyse bu kadar da kötücül düşünmemek lâzım. Bu eğitim sistemi(!)ne böylesi aptalca, pedofilikçe, canice bir düşünceyle girişmemiştir mutlaka bizi yönetenler. Bu, benim gibi art niyetli, kötü kişilerin sanrısıdır muhakkak. Ama yine de memleketteki hali hazırdaki çocuk gelin nüfusu düşünüldüğünde ve bunun 12’lere 11’lere indiği görüldüğünde o bazı koşulları ister istemez düşüyor insan, elde değil. Ailenin onayı ile gerçekleşen yığınla peşkeşi zaten yaşamıyor muyuz ki?.. Diyorum ya bunlar “kötü düşünce sahibine aittir” minvalinde benim hüsn-ü kuruntularım olarak kalır umarım… Umarım!

Sözün özü, son ahvâl ve şeraite baktığımızda, tam bir memleket trajikomedyasıyla karşı karşıyayızdır…

Memurlar gözünün üstünde kaş olduğu üzere işten çıkarılabilecekler. Bunu demiş miydim? Neyse bir daha dememde bir sakınca görmüyorum. Ve memur ne yaparsa, (nasıl bıyık bırakırsa, kafasını nasıl bağlarsa..) zamlı tarifeden yararlanacak, onu parantez içimden düşünüyorum şimdilik…

Asker, polis ve diğer sivil devlet memurları süratli bir biçimde değişime sürüklenirken, bu arada kızlarımız da 9 yaşında ilköğretimi bitirmek gibi bir değişimden nasiplenecekler !..

Che'nin doğumgünüymüş bugün. Onun şu güzel sözünü anarak selâmımızı yollayalım; 

"Özgürlüğün önündeki en büyük engel, halinden memnun kölelerdir" demiş... 


İşte yandaşların paraya tapan eyyamcıların neye uğradıklarını şaşıracakları bir Türkiye uçurumu yaratılıyor ki tam bir dipsiz kuyudur bu. Suriye konusunaysa hiç girmeyeceğim... Çünkü tüm bunlarda olduğu gibi dış politikalarda da kendi kararlarımızı vermiyoruz ki!


Jale ALTUNEL
9.Ekim.2012

Hiç yorum yok :