Geçen
sene hani şu bir gecede alınan kararlardan biri alındı. Kanun Hükmünde
Kararnameyle Milli Eğitim’in millî olan tüm değerleri yok edilmek için, Atatürk
İlke ve Devrimleri’ne bağlı yurttaş yetiştirmeyle ilgili madde tarihin karanlık
sularına gömüldü.
Bu
yıl derhal kollar sıvandı ve hazır iş bu hâle gelmişken 4+4+4 denilen eğitim
modeline geçildi. Seçmeli dersler, hacılar hocalar derken bir de 66 aylık
bebeleri annelerinin koynundan söküp alma telâşına girildi. Doğrusu bu geçişlerin
bu kadar alelacele olabileceğini düşünmemiştim. Hazmettirilmeye çalışılır
sanmıştım, oysa lokmalar, yine ağzımıza, burnumuza yutkunmamız bile
beklenmeksizin tıkılıyor.
Geçen
yıl bu konuyla ilgili yazdığım bir yazıda, Atatürk İlke ve Devrimleri’ne bağlı
yurttaş yetiştirme maddesinin KHK ile kaldırılmasının önümüzde bir engelden
çok, çocuklarımıza “Atatürk’ü doğru
anlatabilmek” için iyi bir fırsat olduğunu söylemiştim… Baktım ki bazı
yazarlar “Çocuklarınıza Atatürk’ü anlatın!” gibisinden çağrılar yapmaya
başlamışlar. Bir GÜNAYDIN daha borcumuz olsun…
Değişim
olmalı esasen. Şener Şen’in baş rolünü oynadığı muhteşem bir film vardı hani. “Aşk
Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni” diye. Orada Şener Şen’in bir repliği vardı; “Dünya
değişiyor, sen ben değişiyoruz şekerim” diyordu… Vallahi bizim memleket de
durduğu yerde durmuyor uçuyor mübarek değişmek ne kelime!
Harp
Okulları’na önümüzdeki yıldan itibaren, İmam Hatip mezunlarını da alacaklar
misâl…
Tabii
hay hay buyursunlar girsinler... Ama benim şu kötü işleyen aklım yok mu?!
Hemen
bugün okuduğum bir habere dikkat kesildim ister istemez. Haberde deniliyor ki,
memurlara hem müjdeli, hem de üzücü haber… Allah Allah(?) deyip okudum nasıl
bir müjde bekliyormuş memurlarımızı ve niçin üzüleceklermiş diye…
Esasen
bizi yönetenler öyle mükemmeliyetçi öyle çalışkan, öyle ince eleyip sık dokuyan
kişiler ki; İşini doğru lâyığıyla yapana zamlı tarifeler uygulanırken, işini
iyi yapamayan (neye göre kime göre belirtilmemiş) memur, memuriyetten
şutlanacakmış,mış…
Harp
Okulları ile ilgili komplo teorim şudur; Bir süre sonra bu okullara İmam Hatipli
olmayanları almayacaklar. Ya da bir süre sonra İmam Hatipli olmayanlar parmakla
gösterilebilecek bir azınlık haline dönüşecek.
Bunca gidişata baktığımda şu 4+4+4’le
ilgili de bir komplo teorim daha yok değil.
Şimdilik
12 yıl zorunlu eğitim olarak görünen bu sistemin zaman içerisinde İlk, orta ve
lise olmak üzere üç kademeyle adlanarak dileyen ailelerin kız çocuklarını 4
yıllık ilk okul dönemi sonrası “bazı
koşullar altında” okuldan alabilmelerinin önünün açılacağını düşünüyorum
açıkçası. Zira 5.5 yaş+4 yıl eşittir dokuz (9)...
Hani Hz. Aişe’nin Hz. Muhammed tarafından resmen haremlik olduğu şu malûm yaş…
O’nun
(Hz. Muhammed’in) yaptığını yapmak, dînen sünnet
olarak nitelenmektedir bilindiği üzere.
Neyse
bu kadar da kötücül düşünmemek lâzım. Bu eğitim sistemi(!)ne böylesi aptalca,
pedofilikçe, canice bir düşünceyle girişmemiştir mutlaka bizi yönetenler. Bu,
benim gibi art niyetli, kötü kişilerin sanrısıdır muhakkak. Ama yine de
memleketteki hali hazırdaki çocuk gelin nüfusu düşünüldüğünde ve bunun 12’lere
11’lere indiği görüldüğünde o bazı koşulları ister istemez düşüyor insan, elde
değil. Ailenin onayı ile gerçekleşen yığınla peşkeşi zaten yaşamıyor muyuz
ki?.. Diyorum ya bunlar “kötü düşünce sahibine aittir” minvalinde benim hüsn-ü
kuruntularım olarak kalır umarım… Umarım!
Sözün özü, son ahvâl ve şeraite
baktığımızda, tam bir memleket trajikomedyasıyla karşı karşıyayızdır…
Memurlar gözünün üstünde kaş
olduğu üzere işten çıkarılabilecekler. Bunu demiş miydim? Neyse bir daha
dememde bir sakınca görmüyorum. Ve memur ne yaparsa, (nasıl bıyık bırakırsa,
kafasını nasıl bağlarsa..) zamlı tarifeden yararlanacak, onu parantez içimden
düşünüyorum şimdilik…
Asker, polis ve diğer sivil devlet memurları süratli bir biçimde değişime
sürüklenirken, bu arada kızlarımız da 9 yaşında ilköğretimi bitirmek gibi bir
değişimden nasiplenecekler !..
Che'nin doğumgünüymüş bugün. Onun şu güzel sözünü anarak selâmımızı yollayalım;
Che'nin doğumgünüymüş bugün. Onun şu güzel sözünü anarak selâmımızı yollayalım;
"Özgürlüğün önündeki en büyük engel, halinden memnun kölelerdir" demiş...
İşte yandaşların paraya tapan eyyamcıların neye uğradıklarını şaşıracakları bir Türkiye uçurumu yaratılıyor ki tam bir dipsiz kuyudur bu. Suriye konusunaysa hiç girmeyeceğim... Çünkü tüm bunlarda olduğu gibi dış politikalarda da kendi kararlarımızı vermiyoruz ki!
Jale ALTUNEL
9.Ekim.2012
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder