Memlekette spor yazarı olmaz
olur mu hiç? Basketbol branşında bir Bilgin Gökberk varsa her branşın en az bir
Bilgin’i vardır. Konularına kafa yormuş, ne yazması gerektiğini gayet iyi bilen
insanlar çok olmasalar da varlar. Ama sistem oyunun kurallarını belirlemiştir ve
belli bir uzunluktaki ipi de salmıştır ortalığa.
Tüketime endeksli seyirlikler,
sonucu ve alt metni bakımından kitleleri nereye götürmeli ve hangi
duygulanımlara sürüklemeli konusunda tüm medya araçlarının takındığı tavır ve
giydiği kostüm bellidir. Bunun dışına çıkılarak yapılan işler, yazılan yazılar,
okunsalar bile yerleri yukarıda bahsettiğim “çizgi”nin dışı olacaktır. Kendisine alıcı
bulabilse bile aracısını bulamayacaktır. Yani onu kitlelelerin kabulüne arz
edecek bir talep olmayacaktır.
Sporun;
yenmek, kazanmak, güçlülerin kabul görüp zayıfların elendiği vahşi kapitalizm
çarkının dişlilerinden biri olduğunu görebilmek, çok da mikroskobik bir durum
olmasa gerek... Bu durumda, neden spor yazarı yok sorusu kendi kendini imha
etmiyor mu zaten?
Spor
şah, spor yazarları şahbazdır bu durumda...
İşte
bugün spor ve siyaset arasındaki bağ, insanları her konuda fanatik birer
taraftar haline dönüştürme çabasına çanak tutar. Sistem bir oyun alanı
oluşturmuş, oyuncakları da dökmüştür önümüze. O oyuncaklar rengârenktir. Seç
beğen al...
Spor
yazarları da oyuncak sepetinden kendi payına düşenleri gereği gibi alabilmişse,
sistemin parlayanları arasında yer bulur kendine. Sonuçlar, güçlüler, en ama
enler... Sporcu, gözü kapatılmış bir toplumun dövüşçüsü, spor yazarı da
gözlerin kapalı tutulmasında gereğini yapabilen olağanüstü bir kalemşördür. Tabi
ki müsade edilen şekliyle.
Madem
artık spor bu şartlarda önümüze konmuş, onun oyundan koparılıp, kazanma esası üzerine
kurulu yapısı, gitgide daha da artan bir ivmeyle tırmanıyor, sanırım ithal
sporcuların fazlalığı Türk Sporu’nun da tıpkı diğer üretimler gibi neden
durduğuna ya da durdurulduğuna yanıt olacaktır. Ülkede bir üretim olumlu ve
başarılı yönde seyrediyorsa, ihraç edilen ürünler sunmalıdır. Ve ihracatı
ithalatından daha fazla olmalıdır. Türkiye’de spora baktığımızda ithalatın
ihracattan çok çok fazla olduğunu görüyoruz. Bu durumda bakmamız gereken yer
direkt olarak altyapılardır. Külüplerin altyapıları.
Büyük
küçük ne kadar kulüp varsa, oyuncularının pek çoğu kendi altyapısından gelmez.
Satın almanın yetiştirmekten daha ucuz değil ama daha kolay olduğu aşikârdır.
Bu
kolaycılığa giden yolda kulüp başkanlarının kulüpleri para konusunda nasıl
idare ettiği ortadadır. Spor-iş yasasının olmaması, hâlâ daha başkanların tıpkı
birer “ağa” gibi kararlar almasına yol açar. Sporcu ve kulüp başkanı
arasındaki ilişki işçi işveren ilişkisi değil, efendi-köle ilişkisidir. Hâl
böyle olunca aynı ilişkilerin devamının medyaya da uzanması kaçınılmazdır.
Memleketteki spor yazarlarının her biri bir spor kulübünün amigosu gibi
davranarak, yazılarını da bu sevgi(!) ve sadakatle(!) yazarlar. Methiyelerle
sayfalarını şenlendirirler, sonuçlarla, kişilerle uğraşır dururlar. Kişiler genellikle yıldız diye adlandırılan
futbolculardır. Kolay değildir tabii, onca para akıtılmıştır bu falanca yabancı
oyuncuya. Özel hayatı, saha içi performansıyla at başı bir seyirde gider ve
taraftarların bunlarla ilgilenmesi sağlanır kolayca. Medya, halk
bunu istiyor’larla işin üzerini örbas etmiş, perde arkasından kıs kıs güler. Bu
kulüplerin de işlerine gelir çünkü hiç biri istemez altyapı sorunlarıyla, tesis
yetersizlikleriyle, sporcu yetiştirmedeki başarısızlıklarıyla falan ilgilenilmesini, bunun ifşa edilmesini.
Sözün
özü, sağırların birbirini ağırladığı bir ortam zaten uzun yıllar önce
yaratılmıştır ve bu düzeni kimse kimseye bozdurmaz.
İşte
bu yüzden Türkiye’de spor yazarlığı bir illüzyondan ibarettir.
Yapılan "taraftar kalemşörlük"tür sadece...
Gerçek yazarlar üzerine alınmayacaklardır bilirim. Üzerine alınması gerekenlerse asla bu yazıyı görmeyecek(!), bilmeyecek(!)lerdir..
Jale ALTUNEL
Gerçek yazarlar üzerine alınmayacaklardır bilirim. Üzerine alınması gerekenlerse asla bu yazıyı görmeyecek(!), bilmeyecek(!)lerdir..
Jale ALTUNEL
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder