Muhalefet etmenin illegal birşeymiş gibi gösterildiği yurdum topraklarında mumla arasan bulamayacağın türden birşeydir bu.
Vardır aslında güya ama onlar "gibi yapanlardır." Muhalefet ediyormuş gibi yapıp sistemin bütün nimetlerinden nasibini alır, dolayısıyla duruşu sık sık çizginin dışına kayar. özde değil sözde muhalif diyeyim de tam olsun. Zira sözde muhaliflik kolaydır. Car car car konuş hamaset yap. Çok güzel aferin. Ama bir de bakarsın ne yapıyor diye, bulunduğu sisteme deliler gibi hizmet sunuyor. E bravo ne diyeyim. Kolay gelsin. Allah işinizi gücünüzü rast getirsin...
Gerçek muhaliflere gelince ise işleri zor!
Gerçekten zor.
Yaftalanmak ilk başlarına gelen olur bunların. Şucusun, bucusun denir. Savunulanlar legaldir, ama o değerler tu kaka yapılalı öyle uzun bir zaman oluyordur ki, kendisini açıklamaya yeltenemez bile. Çoktan damgası basılmıştır. Seksenli yılların sol modasının öncü takipçilerinden kuzey rüzgarları eşliğinde ezberci saldırılardan tutun da, dincisiydi liboşuydu kürt faşistiydi, herkesin eleştiri odağı olmuştur. Bir de bakar ki her görüşe serbesite sağlanmış boruları son ses ötüyor, Cumhuriyetimize sahip çıkmaya çabalayan muhalif bırakın konuşmayı, gık dediği anda sorunu kökünden halletme yoluna giden faşist bir dikta rejimi var karşısında...
Gerçekten zor.
Yaftalanmak ilk başlarına gelen olur bunların. Şucusun, bucusun denir. Savunulanlar legaldir, ama o değerler tu kaka yapılalı öyle uzun bir zaman oluyordur ki, kendisini açıklamaya yeltenemez bile. Çoktan damgası basılmıştır. Seksenli yılların sol modasının öncü takipçilerinden kuzey rüzgarları eşliğinde ezberci saldırılardan tutun da, dincisiydi liboşuydu kürt faşistiydi, herkesin eleştiri odağı olmuştur. Bir de bakar ki her görüşe serbesite sağlanmış boruları son ses ötüyor, Cumhuriyetimize sahip çıkmaya çabalayan muhalif bırakın konuşmayı, gık dediği anda sorunu kökünden halletme yoluna giden faşist bir dikta rejimi var karşısında...
Hangi hükümet vardır ki dünyanın en büyük adliye sarayını yapıyoruz diye gururlansın. Adliye sarayından bahsediyoruz yahu, konser salonu, kültürel etkinlik merkezi, bir bilimsel araştırma platosundan falan değil. Adliye sarayı. Davalı, davacı, suç gibi kavramların ağız dolusu olduğu bir yer. Suç oranının bu hükümet döneminde kaça katlandığı artık herkesçe biliniyor.
Sakın şimdi "aman efendim öyle güzel çalışıyor ki bu makamlar eskiden yakalanamayan suçluların hepsi bu hükümet zamanında yakalandı ve tutuklandı" deyip de insanın asabını bozmayın... Zaten yakalanmış olanların suçlu olmalarına rağmen nasıl serbest bırakıldıklarını biliyoruz, izledik televizyondan hep beraber. Davullu zurnalı çıkış merasimleriyle Hizbullah militanları serbest, PKK terör örgütü üyeleri Habur kapılarında kurulan seyyar mahkemelerce "serbest"... Ama birileri çıkıyor ve mabadından Ergenekon diye ucu açık bir terane sallıyor, sonra dalga dalga "gelsin muhalif gazeteci, gitsin muhalif ses" hadi ordan yahu. Korku filmini geçtiniz be...
Bugün akşam haberlerinde yine o çok konuşanlardan biri "her muhalif ses bir gün Silivri'yi tadacak" diyordu. Laf güzel, cafcaflı. Ama laf işte sadece. Gülelim mi şaşıralım mı yiyelim mi? Çok da masum anlatıyordu oysa. Dinlemişim gayrı ihtiyari... Neyse.
Ha durun bakalım hem Adadolu yakasında Kartal'daki hem de Avrupa yakasındaki o devasa adliye saraylarının yapımları tamamlanmak üzere. Tamamlansınlar hele allah'ın izniyle uçanla kaçan diyorum artık.
Bizler faşizmde nirvanayı yaşarken hala daha "ileri demokrasi" palavralarını utanmazca dillendirenler var. Oturup ağlamak istiyor insan.
Bizler faşizmde nirvanayı yaşarken hala daha "ileri demokrasi" palavralarını utanmazca dillendirenler var. Oturup ağlamak istiyor insan.
Şimdi aklıma şahane bir söz geldi ama önce googledan bakmam lazım soyadı neydi adamın? Evet Barthes'mış,
vee Roland Barthes'dan gelsin bu hareketli söz;
"Faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir."
Bizim muhalif basın da aynen bunu yapmaktadır. AKP'yi eelştirirler eleştirmesine, ama falanca falanca uygulamalarını da ille başarılı bulurlar. Yahu dön de bir bak hemşerim götü açıkta bırakılmış memleketin, o uygulama iyi olsa nee kötü olsa ne?... Daha hala ne iyisinden bahsediyorsun?
Hele din konusu aman diyeyim dağlara taşlara. Şu hükümet başa geldiğinden beri şöyle adam gibi çıkıp da ben inanmam kardeşim bu palavralara diyen/diyebilene rastlamadım. Ateist ise hiç konuşmaz agnostik ise konuşur muğlaktır renk vermez. Biraz inançlıysa "ben asında inançlı biriyim" deme ihtiyacını hisseder. N'oluyorsunuz kardeşim? Bana ne senin neye inandığından? Açlar doyacak mı sen inandın diye? Memleket borç batağından kurtulacak mı burnuma soka soka kıldığın o namaz sayesinde? Senin Hac ziyaretinden bana ne, sen hacca gidince benim sosyal güvencem mi artacak? Söyleme kardeşim bunun şovunu yapmak için ön saflara atma kendini. Ama yok inanmayanın bile ne kadar aslında imana geliverdiğini ve bunu söyleme ihtiyacı hissettiğini gördük. Bir saygıdır gidiyor. Kendilerini aklama cümleleri de hep birdir : "Aaa şekerim inananlara saygımdan dolayı" "Bir laf vardır:`bir köye girerken herkes körse sen de tek gözünü kapatacaksın`" vs...Bırakın bu işleri yahu!
Saygı ne kadar kolaymış böyle meğer? Ben göstermiyorum işte. Var mı itirazı olan? Abuk sabuk safsatalardır bana göre hepsi. Ve bu da benim düşüncem. Kimseden de saklayacak değilim. Ben kadın ile ilgili tüm ayetlerin "Kadınlarınıza söyleyin" diye başlayan orada bile erkek egemen bir tutum sergilenilmiş olan sözlerin nesine saygı göstereceğim? Ne o elin adamı gelecek bana söyleyecek, ben de öyle yapacağım. Oldu. Nötr olmayı anlarım, doğru bildiğini söylemek kaydıyla... Ama bir de üstüne saygı göstermek, işte bu düpedüz faşizme "yalan" söyleyerek karşı duruş gösterememektir!
Ne olduğu apaçık meydandadır işte. Seçimlere kadar bir iki dalga daha yaşamamız işten bile değildir (sanki seçim yoluyla olası bir değişiklikte memleketin tüm sorunları hallolacakmış gibi.) Bloglara erişimler de engelleniyor, muhalif sesler de birer birer susturuluyor. Olan budur.
Tabii bu iktidarın akfaşizmi, bulundukları pozisyonu korumak amacında. Bir B,C,D partisinin memleketin dertlerine ne kadar "deva" olabileceği ise bu yer sağlamlama çabasından çok daha vahim bir durumdadır. Fazlaca ironik. Nasıldı o söz? Kasap et koyun can derdinde mi?
Bir kavgadır gidiyor kör dövüşü gibi...
Peki ya memleket?!
"Faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir."
Bizim muhalif basın da aynen bunu yapmaktadır. AKP'yi eelştirirler eleştirmesine, ama falanca falanca uygulamalarını da ille başarılı bulurlar. Yahu dön de bir bak hemşerim götü açıkta bırakılmış memleketin, o uygulama iyi olsa nee kötü olsa ne?... Daha hala ne iyisinden bahsediyorsun?
Hele din konusu aman diyeyim dağlara taşlara. Şu hükümet başa geldiğinden beri şöyle adam gibi çıkıp da ben inanmam kardeşim bu palavralara diyen/diyebilene rastlamadım. Ateist ise hiç konuşmaz agnostik ise konuşur muğlaktır renk vermez. Biraz inançlıysa "ben asında inançlı biriyim" deme ihtiyacını hisseder. N'oluyorsunuz kardeşim? Bana ne senin neye inandığından? Açlar doyacak mı sen inandın diye? Memleket borç batağından kurtulacak mı burnuma soka soka kıldığın o namaz sayesinde? Senin Hac ziyaretinden bana ne, sen hacca gidince benim sosyal güvencem mi artacak? Söyleme kardeşim bunun şovunu yapmak için ön saflara atma kendini. Ama yok inanmayanın bile ne kadar aslında imana geliverdiğini ve bunu söyleme ihtiyacı hissettiğini gördük. Bir saygıdır gidiyor. Kendilerini aklama cümleleri de hep birdir : "Aaa şekerim inananlara saygımdan dolayı" "Bir laf vardır:`bir köye girerken herkes körse sen de tek gözünü kapatacaksın`" vs...Bırakın bu işleri yahu!
Saygı ne kadar kolaymış böyle meğer? Ben göstermiyorum işte. Var mı itirazı olan? Abuk sabuk safsatalardır bana göre hepsi. Ve bu da benim düşüncem. Kimseden de saklayacak değilim. Ben kadın ile ilgili tüm ayetlerin "Kadınlarınıza söyleyin" diye başlayan orada bile erkek egemen bir tutum sergilenilmiş olan sözlerin nesine saygı göstereceğim? Ne o elin adamı gelecek bana söyleyecek, ben de öyle yapacağım. Oldu. Nötr olmayı anlarım, doğru bildiğini söylemek kaydıyla... Ama bir de üstüne saygı göstermek, işte bu düpedüz faşizme "yalan" söyleyerek karşı duruş gösterememektir!
Ne olduğu apaçık meydandadır işte. Seçimlere kadar bir iki dalga daha yaşamamız işten bile değildir (sanki seçim yoluyla olası bir değişiklikte memleketin tüm sorunları hallolacakmış gibi.) Bloglara erişimler de engelleniyor, muhalif sesler de birer birer susturuluyor. Olan budur.
Tabii bu iktidarın akfaşizmi, bulundukları pozisyonu korumak amacında. Bir B,C,D partisinin memleketin dertlerine ne kadar "deva" olabileceği ise bu yer sağlamlama çabasından çok daha vahim bir durumdadır. Fazlaca ironik. Nasıldı o söz? Kasap et koyun can derdinde mi?
Bir kavgadır gidiyor kör dövüşü gibi...
Peki ya memleket?!
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder