25 Mart 2011 Cuma

ölüm yokuşu...

- ne zamandır böylesin?
- valla bilmem üçüncü paketi içiyorum üç gün diyelim.
- ağlıyorsun?
- yok, duman.
- geçer mi diyorsun peki?
- tabi tabi şu sigara bitsin geçer.
- geçmezse?
- bi' sigara daha yakacağım...

hayat, sigaradan olma zaman birimleri gibi
kendinle yüzleşme koşullarını kovalar,
duygularınsa gölgesi bile kaçar.
ve başlar huzursuzluklar,  
böylesi bir durumda 
kusursuzluklar
acı acı kusarlar...
ki yarısı yalan. ne yarısı,
tümü yalan... 
görünenler hep yalan
"fly me to the moon" söyle kendine, 
ki yüzgörümlüğü olsun benden,
yoktan sahiliklere...
işte sana yalandan "gerçek!"
gerçek;
Libya'daki zulüm!
ve her yer
her yer yine ölüm!
ve yine ve yeniden,
insan olmaya değil de
izlemeye gelmiş gibi
dünya nüfüsundaki büyükçe bir bölüm.
şükredenler bile var "halimiz"e;
HALİMİZ?!!
miskin, kokuşmuş bir
fly me to the moon
sen şimdi otur ye 
fırından yeni çıkmış taze bir somun
insanlar geberiyorlar diyorum 
boşu boşuna...
askerimizi sürerken
yeni dünya düzeni
bu ölüm yokuşuna
sen otuz metrekarelik oturma odanda
şükür mü diyeceksin
izlerken plazmandan
kan tacirlerinin
zengin oluşlarına?

"ölüm yokuşu"
j.ak
25.Mart.2011



Hiç yorum yok :