25 Ekim 2010 Pazartesi

DAR ALANDA ZARAFET

Daraldı çember
“Meğer”,
kurulan bütün cümlelerin kapı kulu askeri.
Ezberim,
Kırk iki kilo metre maratonu
Su gibi içmek iken,
İnsansı acısını
yürüyen uzvumun yürürlükteki yerine
batırınca diken
kol boyu mesafeden cirit atmaktan tut
dirsek temasında
geri ödemesiz sevgi ve anlayış kredisi dağıtmaya kadar
                         
                                                                  yoğruldum,
                                                                  yoruldum.
Alan dar.
Dar alanda garabetin
Baş rolünde ben.
Yitik alan hesaplamalarının
Saygı taşımacılığındaki
Arsız temerrüdü.
Tehir edilmiş agu’ların
Asabi i’m broken’ı Pantera’dan.

Git gide dar.
Ve Gökçe’nin en sevdiği yemek
                                                    pilav.

Alan, evin turistik yerleri.
Ve keşifler Gökçe’yle sınırlı değil.
Evle,
Evet.
Mesela bir kalorifer böceği
Saatte neredeyse yirmi kilometre hız yaparken                                  
keşfetmek onun gücünü.
parlayan tensi kabuğunu.

Dar alanda harareti
Kasaveti
Paylaşmak evle.


Gülce’mi özledim çok.
telefonda dersim yok dedi
ve ekledi
“gelirim,
Arnavut böreği isterim” 
İhtiyaç duyulmak.

O’nun eve dönüşü,
Muhtemel hayat öpücüğü.
Son raundda yıkılmak üzereyken,
Muhtemel patlayıcı kuvvet.
tam da dirsek temasını  aşmıştı aralık…
sözcükler bile hatta
laf olsun diye çıkıyordu ağızdan
ihtiyaç gidermek amaçlı

tam da sözcüksüz monologların
çapaklarıyken aklım
göz akında kıpırdanan,
…o geldi.

 -    Anlat Gülce!!!
       -    Gel bak anne. 
"Sana Yavuz Çetin’den
Sahil’in solosunu çalacağım şimdi,"
...
Bu mızıka soloyla
yerden on bin fit yüksekte
gururdan olma kale’m
ve
mutluluk bu diyorum
bu.
Evlatların kokusu.

  -Hook’un solosunu da atacağım
    -Ufak at.
  -Normale döndün anne.

 “Dar alanda zarafet”
  jak,  13 Mart,07



üç ay uzun bir süredir.
üç ay uzun bir süredir,
üç ay uzun bir süredir
amin.

Hiç yorum yok :